Haber şöyle: Atatürk'ün iki buçuk yıl evli kaldığı Latife Hanım'ın günlük ve mektupları üzerindeki yayın yasağı şubatta bitiyor. Daha önce bu belgeleri gören Prof. Reşat Kaynar, "Önce bir bilim adamları heyeti bunları incelesin. Uygun görünürse yayınlansın" demiş. Yani belgelerin süzgeçten geçirilmesini istiyor.
Bu ne biçim bir zihniyettir? Diyelim ki bunu bir bilim heyeti inceleyecek. İyi de bu heyet kimlerden oluşacak? Belgelerin tarihi değeri olduğuna göre bir kere yakın tarih uzmanı gerekir... Kişisel belgeler olduğuna göre ve oraya büyük olasılıkla duygular yansıtıldığına göre bir de psikolog olmalı... İşin içinde bir kadın bulunduğuna göre bir feministin heyette olmasında yarar var... Belgelerin kanuni sonuçları olacağına göre avukat da bulunduralım... Günlük ve mektup deyince elbette olaya edebi açıdan da bakmak şart. En iyisi heyete bir edebiyat eleştirmeni
almak... Hem sonra belgeler açıklandığında halkımızın alacağı ruh halini önceden bilmemiz gerekiyor. O yüzden bir sosyal psikoloğun olması iyidir... Belgeler üzerine Reşat bey bu kadar titizlendiğine göre işin içinde devlet sırrı olabilir. Biri MİT'ten, diğeri askeri istihbarattan iki uzmanın heyette olması bence elzem.
Devam edeyim mi? Neyse... Bu kadar abukluk yeter. Geçen yıl bir profesör, 'Popstar' yarışmasında bir 'uzman ön jüri' olmasını önermişti. O bakış açısına göre Orhan Gencebaylar, Müslim Gürsesler asla piyasaya çıkamazdı. Prof. Kaynar'ın izinden gidersek, Latife Hanım'ın günlük ve mektuplarında neler yazılı olduğunu asla öğrenemeyiz. Çünkü o halkın iyiliğini, halktan daha iyi bilmek gibi ilginç bir uzmanlığa sahip.
Ne diyeyim? Tanrı Türk'ü süzgeç kafalardan korusun!