Macar yazar ve düşünür Arthur Koestler, Türkçe'ye Çetin Altan'ın çevirdiği "İspanya'da Ölüm Güncesi" adlı kitabında şöyle der: "Sıradan insanlar ölümden değil ölüm anından korkar. Askerler ise ölüm anından değil, ölmekten, unutulmaktan korkarlar. Çünkü onlar kahraman olmak için yetiştirilmiştir." Modern yaşamda bu anlayış da değişiyor. Yani sıradan insanlar da artık ölümden, ölüm kavramından korkuyorlar. Hem de fena halde!..
Soracaksınız: İnsanlar her zaman ölümden korkmamış mıydı? Elbette korktular. Ama şimdi farklı bir durum söz konusu. Bireysel değil de toplumsal bir gerçekle karşı karşıyayız: Ölüm fikrini gündelik hayatımızın dışına attık.
Hatırlarsınız, Zincirlikuyu Mezarlığı'nın girişinde yazan, Kuran'dan alınma "Her canlı ölümü tadacaktır" cümlesi nasıl da tartışmalara yol açmıştı. "Efendim, ölüm bir gerçek ama bunu ne diye her gün çocuklarımız okusun" diyenler vardı.
Aslında sadece çocuklar için değil; yetişkinler için de bu geçerli: Kendimize öyle bir hayat tarzı kurmaya çalışıyoruz ki... Sanki 'o mutlak gerçek' mevcut değilmiş gibi davranıyoruz.
Peki sonra ne oluyor? Ölümün soluğu yüzümüzü şöyle bir yalayıp geçtiğinde... Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Çünkü bizi ölüme hazırlayan değerleri kaybetmiş ya da reddetmiş oluyoruz.
Akşam gazetesine yayın yönetmeni olduğu gün felç geçiren Serdar Turgut ile Nuriye Akman'ın Zaman'da yaptığı röportaj da bunu göstermiyor mu:
***
Akman: New York kitabında ateist olduğunu yazmıştın.
Turgut: Evet. Ateistim zannediyordum. Şu anda böyle oldum. Bunun nedeni de hastalığımdır. Çünkü çok korktum. Bir anda bir baktım, ne yürüyebiliyorum, ne kolumu kullanabiliyorum. Dehşet verici bir şey. Sonra aştık onları; ama bayağı güç bir süreçten geçtik. Dinin, dua etmenin bana çok yararı oldu. Tekrar düşündüm olayları. İçimde güç alacağım yerler aradım. Ve duanın gücünü keşfettim. Allah'tan yardım istedim. Şimdi her şeyi istiyorum O'ndan. Gazete yaparken de, adımımı atarken de. Kurban kestim hayatımda ilk kez. (Ağlıyor) Ve benim Salim Taşçı abim vardır Ankara'da. Kendisi hem dindar, hem Atatürkçü bir insandır. Dini çok güzel yaşar. O bana bir dua yazdı. Okuyorum ben. Kurban keserken de okudum. Şu anda sol elimde zayıflık var. Normale dönüş zaman istiyor. Biraz sabretmeyi bilmek gerekiyor.
(Cebinden bir kağıt çıkarıyor. Bana veriyor. Okuyorum: "Allahım senin rızan için adadım bunu ben. Bir daha bize geçmişteki acılarımızı yaşatma. Kötü gün gösterme. Hayır da senden, şer de senden. Bizleri de dostlarının arasına al. Bizleri koru, aileme kötü günler yaşatma. Sabır Allah'ım.")
Sanırım başka söz gerek yok.