Dünkü 'Paralı Üniversite' yazımıza çok sayıda mesaj geldi. Şaşırdım: Bu fikri destekleyenler benim tahmin ettiğimden çok daha fazla çıktı.
Gelelim karşı görüşlere... Onlar iki temel gruba ayrılıyorlar:
1) İdeolojik açıdan eleştirenler. 2) Pratik sorunları öne sürenler.
İlk grubun düşünce yapısı çok tuhaf. Örneğin biri beni neredeyse 'Fethullahçı' ilan etti. Niye böyle dediğini tam olarak anlayabilmiş değilim. Sanırım Fethullah Gülen cemaatine yakın olan özel eğitim kuruluşları olduğundan... Öyle ya madem paralı üniversiteyi savunuyorum, o halde, dolayısıyla Fethullahçılar'ı da savunmuş oluyorum.
Neyse, bu arada şunu belirteyim: Paralı üniversite başka şey, özel (vakıf vs.) üniversite başka şey...
ooo
Gelelim pratik açıdan eleştirenlere... Birçok kişi birçok 'kaldırım mühendisi' yani 'işsiz üniversite mezunu' olduğunu belirtiyor. Elbette var. Ben bilmiyor muyum? İşsiz kişiden eğitim parası alınır mı? Alınmaz.
Bir okurumuz mezunların nasıl takip edileceğini soruyor. Basit: Vergi numaraları, kimlik numaraları ve bilgisayarlarla... Bugün otomobil vergileri nasıl toplanıyorsa, eğitim parası da öyle toplanır.
Bir diğeri üç kağıtçıların çıkacağını belirtiyor. Elbette! Hem de sürüyle. Hatırlayın: Turgut Özal ihracatı artırmak için çeşitli teşvikler getirmişti. Sonuçta ihracat patladı. Ama bu arada naylon faturalarla haksız yere vergi iadesi alanlar oldu. Ancak bu yolsuzluğun oranı yüzde 5'i aşmadı. O halde: Üç kağıtçılar, hırsızlar var diye hayırlı bir projeden niye vazgeçelim?
Paralı üniversite konusunda birçok okurumuz 'teknik' diyebileceğim sorular yöneltiyor. Arkadaşlar; ben ne iktisatçıyım, ne eğitimciyim, ne de hukukçu... Önemli olan fikirdir, projedir, hedeftir. Ne yapacağımızı bilirsek işin uzmanları ayrıntıdaki sorunları halleder.
Paralı üniversitede amaç eğitim gören kişinin gırtlağına yapışmak değil. Hedef 'döküldüğünü' söylediğimiz, bin bir derdi olan yüksek öğretime kaynak sağlamak. Bugün başlarsak 5-6 yıl içinde karşılığını almaya başlarız.