Berlin, çirkinliğiyle bilinir, Berlin'in güzel taraflarını bir de sanatçılara soralım demişler.
Arjantinli bir sanatçı, parkları, Alman bir sanatçı Cranach'larıyla ünlü Gemalde Galerisi, bir başka Rus sanatçı ise Berlin'i güzel yapan insanlarıdır, demiş.
Geçtiğimiz hafta Türkiyeli sanatçılar için hareketli bir haftaydı Berlin'de...
Doğan Doğan'ın açılışını Nevin Aladağ'ınki takip etti...
Berlin'de şu sıralar en hip galeriler Köpenicker Sokağı'nda... Kraftwerk Berlin de tam bu sokakta.
Bu sokağa yakın dev bir sanatçı atölyesi binası var. 60 atölyelik bu binada çok ucuza stüdyonuz olabiliyor. Sahibi de dayanışmayı bilen bir sanatçı. Dev bir arsa üzerinde yer alıyor.
Carsten Holler'in ren geyikleri, iki fare ve iki düzine kutan oluşan sergisinin önünde kuyruklar oluşuyor.
Benim favorim ise Neue National Galerie'deki Willem de Rooij'nin Hoşgörüsüzlük'ü.
Sergide, 17. yüzyıl Hollanda resminde kuşları konu edinen sanatçılarla, on sekiz ve on dokuzuncu yüzyıl Hawai yerlilerinin kuş tüylerinden yaptıkları zanaat işler yan yana.
Carsten Holler'in ren geyikleri, kuşları ve farelerinden çok daha ilginç bir yerleştirme bu...
Berlin, şu sıralar iki kadın sanatçıyı tanımak için iyi bir fırsat yaratıyor.
Biri Lotte Laserstein diğeri Valeska Gert. Lotte, 1898 doğumlu, Valeska ise 1892.
Biri ressam diğeri performans sanatçısı ve Fellini'nin bir filminde de oynamış bir oyuncu.
Martin-Gropius Bau müzesinde Laholy Monoly Nagy'nin retrospektifi de Nagy'nin Noc olarak okunduğunu öğrenmek için iyi bir fırsat.
Nagy'un bir mimarlık kongresinde gösterilmek üzere 1933 yılında London Zoo için çektiği belgesel film tam bir şaheser.
Londra Hayvanat Bahçesi'nde o yıllarda restoranda oturup yemek yemek ve yediklerinden tam önündeki bahçede dolaşan zürafa ve maymunlara atmak gibi alışkanlık varmış.
Berlin'de Oranien Sokağı'nın köşesindeki Ayşe Erkmen'in mişli muşlu işinin yer aldığı binanın girişindeki bar Bateau Ivre'den sevgiler...