Fenerbahçeli futbolculara ve teknik direktör Aykut Kocaman'a Türkiye'ye yaşattıkları güzelliklerden dolayı teşekkür etmeliyiz. Fenerbahçe, Türk futbolunun marka değerini yükselttiği gibi ülkeye ciddi puanlar kazandırdı. Kocaman'ın öğrencileri oynadıklar kişilikli futbolla yarı finale kadar "Yenilmez Armada" olarak bileklerinin hakkıyla geldiler. Hak ettikleri finali son nefeste şanssız biçimde kaybettiler. Hepsinin ayağına, yüreğine sağlık...
Aykut Kocaman'ı geniş kadroya sahip olmaktan dolayı şanslı görenler yanıldıklarını anlamışlardır. Kadronun genişliğinden çok işlevi önemlidir. Meireles, Topal ve Webo'nun yokluğunu Fenerbahçe, Luz Stad'ında fazlasıyla yaşadı. Çünkü bu üçlü Fenerbahçe'nin omurgasıydı. İstanbul'daki muhteşem oyunun vitrindeki aktörleri bu üç oyuncu ile Gökhan ve kaleci Volkan olmuştu.
Kadıköy'de müthiş seyirci baskısı ve takım ruhuyla birleştirdiği mücadele gücüyle Fenerbahçe, Benfica'ya top göstermemiş pozisyon bile vermemişti.
BASKIYI KALDIRAMADILAR
Aynı filmi Luz Stadı'nda bu kez Fenerbahçe gördü. Benficalı oyuncular müthiş seyirci baskısıyla Fenerbahçe'nin topu kontrol etmesine izin vermedi. Benfica orta alanı kolay geçerken Fenerbahçe hücumda rakip savunmayı rahatsız edecek Webo'yu aradı. Zira Sow konu mankeni gibi kaldı.
Fenerbahçe yarı finale gelirken sadece "Kompakt futbol" oynamadı. Sabır ve dikkat en büyük silahı olmuştu. Bu özelliklerin Luz Stadı'nda yerini telaş alırken dikkat zaafiyeti vardı. Yenilen iki gole bakalım. İlkinde Lima sağdan koptuğunda kimse golü atan Gaitan'ın vurmasını engelleyecek hamleyi yapmadı. İkinci golü Cardozo 4 F.Bahçeli futbolcunun arasından attı. Benfica'nın faulünün çabuk kullanılmasına izin vermek bir dikkat sorunuydu. Bir oyuncunun topun başında durması gerekirdi.
Maç boyu yaptığı kanat bindirmeleriyle Fenerbahçe'yi hücuma taşıyan Gökhan Gönül ters kademelere başarıyla girdi. Eğer Gökhan sakatlanıp çıkmasaydı Fenerbahçe üçüncü golü yemeyebilirdi. Çünkü Cardozo golü arka direkte Gökhan'ın bölgesinden attı.