Mithatpaşa ve yaygın adıyla İnönü Stadı'nın Beşiktaş'ın yanı sıra G.Saray ve F.Bahçe takımlarına ev sahipliği yaptığı yıllar tarihin tozlu raflarında birer nostalji olarak yerini aldı. 2000'lerin başına kadar devam eden karşılıklı nezaket ve zerafet yerini endüstriyel futbolun acımasız rekabetine bıraktı.. "Ali Bey (Şen) aradı. Högh'le onlar ilgileniyormuş. Anlaşmayı yırtın ve aradan çekilelim!" diyen Süleyman Seba'ların yerini, "Stadımızı kırarlar, çimlerimizi bozarlar. Ne halleri varsa görsünler!" diyen yönetici modeli aldı.
Yönetenlerin nezaket ve zerafetten uzaklaştığı bir dönemde taraftarlardan fazlasını beklemek, bırakın karşılıklı saygıyı ve sevgiyi fair-play istemek hayatın gerçekleriyle örtüşmüyor. Sonra meselenin özüne algımızı kapatıp, zihnimizdeki önyargılarla ve yüzümüzdeki maskelerle çıktığımız futbol arenasında aslında kendimizi kandırmaktan öteye gidemiyoruz. 6222'den dem vurup "Nerede bu devlet, niye uygulanmıyor bu yasalar" diyebiliyoruz. Sonra rekabeti nefret, kin ve kanla süsleyerek futboldaki şiddetin ve terörün bilerek ya da bilmeyerek paydaşları oluyoruz.
UMUT FAKİRİN EKMEĞİ
2012 Türk futbolu için buhran dolu bir yıldı. 2013 ondan farklı olmadı. Milli Takım ve kulüp seviyesinde aşağıya düşüşün yaşanmasının yanında futbol zevkinin tarumar edildiği bir süreç oldu. Umut fakirin ekmeğidir! 2014 yılının futbol kalitesi, saha sonuçları ve en önemlisi insani kazanımlar açısından 2013'ten daha iyi olmasını umut ediyorum.
2014 futbol keyfinin zirveye çıkacağı huzur, sağlık ve başarı dolu bir yıl diliyorum.