Öncelikle şunu söyleyeyim; Hafta içindeki genel yazımda şunu belirttim: Herkesin 33 maçı, Fener'in ise 2 maçı var. Üst üste içerde oynayacağı maçları kazanmalı ki, geriye kalan 31 maçın anlamı olsun. Çünkü takım iki Salzburg, G.Saray, Konya ve Arsenal maçlarında çok demorilize olmuştu.
Sadece skor açısından kötü sonuçlar alınmadı, oyuncuların moral ve motivasyonu sezonun çok başında bozuldu.
Dün Ersun Yanal, hem fiziksel hem de rotasyon açısından istasyon yapmak zorunda hissetti kendisini. Bu doğruydu. Rotasyonu süpriz kadronun dışında, taktiksel anlamda da 4-4-2 oynayarak yaptı. Bu değişiklikler oyuna yansımadı doğru. Ancak dün için en önemli şey kazanmaktı. İlk yarıda hiç pozisyona giremedi F.Bahçe. Rakibi Eskişehir'in ise bir pozisyonu vardı. İkinci yarıda ise tek pozisyona girdi sarı-lacivertliler. Onda da klasik Kuyt golüyle öne geçtiler. Aslında F.Bahçe koştu ama iyi oynamadı. Üst üste mağlubiyetlerden kötü oyunları normal karşılamamız lazım.
BİR KALECİ BU KADAR OYNAR
F.Bahçe adına iki oyuncu çok iyi performans sergiledi. Biri Kuyt, skoru değiştirdi. Tabii ki diğeri de Mert... O da F.Bahçe'nin kazanmasını sağladı. Bir kaleci bu kadar oynar. Cepheden atılan şutlarda başarılı, yan toplarda başarılı. Konsantrasyonu yüksek... Çatala giden topu çıkarıyor, yerden direğin dibine giden topu çıkarıyor. Karşı karşıya pozisyonda ayakta kalarak Erkan'ın topunu çıkarıyor. Üzerine bir de penaltı kurtarıyor. Bravo sana Mert, sadece F.Bahçe için değil, Türk futbolu için de önemli bir sezon başlangıcı yaptı. Tabii ki kaleci antrenörü Murat Öztürk'ü de tebrik etmek lazım. Göreve geldiği günden bu yana F.Bahçe kaleci problemi yaşamıyor. F.Bahçe psikolojik açıdan çok önemli bir galibiyet elde etti.
Eskişehir yürekli takım, yürekli bir hocaları var. Ama iyi bir santrfora ihtiyaç duydukları kesin. Necati'nin form tutması gerekiyor. Erkan gecen yılki formunu devam ettiriyor. Hakeme gelince... İlker Meral maçı iyi yönetmesine rağmen yanlış bir penaltı kararı çaldı.