19 Mayıs Stadı'nın uzun yıllardır bu kadar güzel bir zemini olmamıştı. Belki de ülkemizin en güzel zeminlerinden birinde oynandı maç...
G.birliği ile başlayalım. Sezon başından beri izliyorum. Bir de kupa maçını izledim; Dersimspor ile... Çok farklı kazanmışlardı. Ligimizin en pozitif düşünen teknik direktörü ve bunu da sahaya yansıtıyor. Skorbordla hiç ilgileri yok oyuncuların. Berabereymiş, öne geçmişler, geriye düşmüşler hiç fark etmiyor; hep aynı oynuyorlar. Savunmadan çıkarken kesinlikle gelişi güzel vurmuyorlar; organize pasla çıkmaya çalışıyorlar ve hep sakinler. Bunun avantajı da var, dezavantajı da... Ama Gençlerbirliği bunu genelde avantaja çeviren bir takım. Dün de her skorla karşılaştılar ve hep aynı futbolu oynadılar.
Hani sezon başı hiç hazır olmadan çok sıcak bir havada çıkarsın ya... Veya sezon sonu hiç iddian kalmadığı zaman bir formalite maçı oynarsın ya... Koca ilk yarı öyleydi G.Saray. Bu yarıyı da geride kapattılar. Devrede sadece Burak/Umut değişikliği değil, Fatih Terim'in de oyunculara azarı kesin vardı. İkinci yarı top rakipteyken de maçın olduğunu anlamış şekilde rahatsız ettiler rakiplerini. Zorladıkları için de iki tane gol buldular. Tam oyuna hakim olmaya başladılar, beraberliğe yakalandılar. Ama bu beraberlik golü öncesi Emre'ye yapılan faulü vermedi Halis Özkahya... Devamında Emre'nin hareketine doğru bir faul verdi. Bu duran topta golü yediler; ardından şaşkınlıkla bir gol daha yediler.
Gençlerbirliği, 3-2'yi yakaladıktan sonra aslında son pasları iyi kullansa maçı 80'lerde falan bitirebilirdi. Ama bir duran top sonunda bu kez onlar beraberliğe yakalandı. Kalan sürede maç iki takıma da geldi ama "Atan alır" golünü atan çıkmadı.
Salı günkü Cluj maçı için Galatasaray'ı kesin favori görüyorum. Oyuncuların Ankara'daki form durumunun Fatih Terim için bir ölçü olarak bazı değişikliklere yol açabileceğini düşünüyorum.