Öncelikle şunu belirteyim ki; Abdullah Avcı çok ilkeli bir teknik adammış. Selçuk İnan için mahalle baskısı o kadar fazlaydı ki, ne yapacağını çok merak ediyordum. Ama o, inandığını yaptı. Selçuk'u yine ilk 11'e koymadı. Ve herkese şunu söyledi: "Milli Takım'ı basın değil, ben yönetirim."
Çok genç ve kaliteli bir takımımız var. En yaşlısı Emre ise gecenin yıldızı oldu. Hem çok iyi oynadı hem de bu tür maçlarda çok önemli olan ilk golü attı. İlk 10-15 dakika gerçekten büyük sıkıntı çektik. Tuhaf defans hataları, Estonya gibi mütevazı rakibimize net gol pozisyonları yarattı ama şanslıydık. Bu dakikalarda bir şansımız daha vardı ki; o da hakem... Estonyalı oyuncuya ceza alanının hemen içinde yapılan hareketi penaltı olarak değerlendirse, ki bence penaltıydı işimiz çok ama çok zora girerdi. Daha sonra rakip 10 kişi kaldı ve tabii ki sazı ele aldık.
Orta sahamız çok iyi oynadı. Umut çok yönlü bir oyuncu. Şut çekiyor, kafa vuruyor, adam kovalıyor, hatta zaman zaman orta oyuncusu olarak bile oynayabiliyor. Arda ve Emre'ye İspanya çok yaramış. Fizik olarak Türkiye'den farklılar. Mesela Gökhan İspanya'da oynasa ve fizik olarak çok daha iyi olsa 90 dakika müthiş etkili olur.
Şimdi birçok kişi şunu sorabilir: Ya rakip 10 kişi kalmasaydı, böyle mi olurdu? Tabii ki bu kadar rahat olmazdık. Üstelik dünkü defans hataları da can sıkıcı. Hep söylüyorum; Semih çok iyi oyuncu olabilir. Ama defans stratejisi konusunda çok eksikleri var. Aynı şeyler Ömer için de söylenebilir. O da Semih gibi çok genç. Ama tüm iyi niyetlerine rağmen içerideki ve dışarıdaki maçlarda ciddi hata yapacakları izlenimi veriyorlar.
Dün gece mutlak kazanmalıydık. Ve kazandık. Yola devam ediyoruz.
Gelelim hakeme... Estonya'nın penaltısını vermedi: Ama Burak'a yapılan faul bariz gol şansı engellendiği için kırmızı kart doğru. Verilmeyen golümüzde ise hakem hatalı. Burak rakibi itiyormuş gibi görünüyor ama bence itmiyor.