AK Parti iktidara geldiği 2002'den itibaren, yaşadığı parti kapatma davası, küresel ekonomik kriz, Gezi olayları, 17 Aralık operasyonu ve daha birçok müdahaleye rağmen girdiği üç genel seçimi, iki yerel seçimi ve iki referandumu kazanarak tarihi bir başarıya imza atmıştır. İktidara geldikten sonra, ekonomi, siyaset, dış politika ve diğer alanlarda "Yeni Türkiye" olarak adlandırılan bir dönemi başlatan AK Parti'nin bu başarılarının arkasında yatan özellikle de ekonomik faktörler nelerdi? Bunlara bakmakta fayda vardır.
Gelir artarken, sosyal devlet güçleniyor
2002 sonrası dönemde sağlanan siyasi ve ekonomik istikrar sayesinde ekonomik büyümenin sürekliliği sağlanmış, ekonomik büyümede gerçekleştirilen bu performans ile kişi başı milli gelirde yaklaşık 3 kat artış kaydedilmiştir. Kişi başı gelirin artmasına bağlı olarak çevredekilerin merkeze gelmiş olması ve gelişen orta sınıfın, yıllarca içinde bulunduğu başta enflasyon olmak üzere yüksek faiz ve borç sarmalının sebep olduğu ağır yükten kurtulması orta sınıfın daha da güçlenmesine katkı sağlamıştır.
Bu dönemde milli gelirde artış ile ülke risk primi düşmüş ve bütçe içindeki faiz giderlerinin milli gelir içindeki payı yaklaşık 5 kat azalmıştır. Ayrıca, borcun milli gelir içindeki payının düşmesi, bütçe açığının uluslararası kriterlerin altında olması ve IMF'ye borcun sıfırlanması gibi iyileşmeler, hem uygulanan politikaların daha özgün olmasına hem de küresel ekonomik krizde geniş manevra alanı bulunmasına katkı sağlamış, bu sayede genişleyici politikalar ile halkın küresel ekonomik krizden etkilenmesi önlenmiştir.
Ekonomik göstergelerdeki söz konusu iyileşmelerin sağlanması ile sosyal yardım ve sosyal hizmet alanında sağlanan imkanlardaki artış, sosyal güvenlik sistemindeki iyileşmeler ve eğitim ve sağlık alanına ayrılan kaynağın miktarında gerçekleşen artış, yoksulluğu ve işsizliği küresel ekonomik krize rağmen azaltmış ve gelir dağılımı iyileşmiştir. Küresel ekonomik krizin etkilerinin en çok hissedildiği ve dünyada işsizlik oranlarının yükseldiği bir dönem olan 2009'dan itibaren Euro bölgesinde 2.4 milyon istihdam kaybı yaşanırken Türkiye'de 4.3 milyondan fazla istihdam gerçekleşmiştir. Dünyada işsizlik artıp sosyal harcamalar azalırken, Türkiye'de sosyal harcamalar artmış ve sosyal harcamalar ilk defa bu kadar etkin kullanılmıştır.
Çözüm süreci pozitif beklenti oluşturuyor
Diğer yandan, 1980'li yılların başından beri ülkenin en önemli meselesi olan Kürt meselesinin maliyeti, sosyal olduğu kadar ekonomik olarak da ağır olmuştur. Kürt meselesinde sağlanan ilerleme ekonomide meydana getireceği önemli katkının yanı sıra bölgede ekonomik aktivitenin ve sosyal refahın artmasına neden olacaktır. Ayrıca, çözüm süreci ile beraber enerji konusunda bölgede Türkiye'nin aktör olarak öne çıkacağı ve enerji üssü olma avantajını kullanacağı beklentisi vardır. Bu kapsamda, Türkiye'nin enerjide transit ülke olması, doğu ile batıyı birleştirmesi, enerji ticaret üssü olması, Türkiye'nin enerjide bölgesel bir aktör haline gelmiş olması ve yıllar boyunca avantaj olabilecekken dezavantaj gibi kullanılan stratejik jeopolitik konum ancak AK Parti tarafından başlatılan projeler ile sağlanabilecektir.
Müdahaleler AK Parti'yi güçlendiriyor
AK Parti'nin iktidar olduğu yıllarda sağlanan ekonomik ve siyasi istikrar sayesinde elde edilen kazanımlar, yükselen hayat standardını devam ettirme ve halkın geleceğini uzun dönemde AK Parti'de görmesi nedeniyle, başka alternatifler risk olarak algılanmıştır. Çünkü halk ülkede yaşanan ekonomik krizler ile oluşan refah kaybı ve bunların ekonomik faturasını ve kendi iradesine karşı yapılan saldırıları her on yılda bir yaşamak istememektedir.
Geçmişte yaşanan istikrarsızlık arayışlarının, bugün 17 Aralık Operasyonu gibi çeşitli girişimlerle halen devam ettiği görülmektedir. Mevcudiyetini hâlâ güçlü bir şekilde koruduğunu gösteren bu karanlık mekanizmanın değişmeyen temel oyun planının ise çeşitli tetiklemelerle siyasi kaos yaratarak ülke ekonomisini kendi lehine manipüle etmek olduğu açıkça ortadadır. Bu nedenle, seçmen bu karanlık ve kayıp süreci yeniden yaşamamak ve istikrara destek olmak için AK Parti'yi güçlendirmeye devam edecektir. Daha önce kendi iradesine vurulan darbeye ses çıkar(a)mayan seçmen, üst üste ve yoğun bir şekilde gelen, içten ve dıştan müdahalelere tarihinde ilk kez dik durabilen ve hiç taviz vermeyen bir tavır sergilemektedir. Bu nedenle, seçmen bahsedilen kazanımlarını kaybetmemek için AK Parti ile yoluna devam etmek isteyecektir.