Türkiye'nin en iyi haber sitesi
CEM SANCAR

Ben RUHİ BEY, nasılım?

Politika kelimelerimizi çürüttü. Dilimiz edep sınırlarına gitti, geldi. Borcumuz arttı sözün asıl sahibine...

Ada'da yollara insanları taciz etmek için yazılar yazılmış. Bildik teraneler. Bir de ayaklarına dolaşmış rencide edicilerin! Ermeni sakinler için kötü bir söz etmişler. Ada, Ermeni vatandaşların kadim mekanı. Geziciler, gayri Müslümler'in üstüne çalışıyorlar sözde. Ama dipte yatan dökülüvermiş ortaya! Bir vatandaş silmiş bizimkilerin bilinçaltını, üstüne "Irkçı sloganlar yok" diye eklemiş.

Bir taraftan komik, diğer taraftan karşı atağı kışkırtan bir durum. Neyse ki insanlar olgun. Uygunsuz buluyorlar filan ama kimsenin umurunda değil aslında.

Geçenlerde Cuma namazı; -o Karaköy'den getirilirken efsanevi bir şekilde yolda kaybolan ahşap caminin yerine inşa edilmiş- mabette mühim bir olaya tanıklık etti.

Dünya güzeli bir adam, Ruhi Bey emekli artık! Cuma'nın esas gündemi oydu. Hava güneşliydi.

Mardin, Midyat'a dönüyor. Avluda bekledi, helallik istedi. Cemaat onu öptü, öptü bitiremedi. Sonra camiden çıktı, kahveye geldi, herkese sarıldı. Her dinden, her mezhepten adam iyi temenniler astı yakasına. İnsan kokusu mis gibi yayıldı adaya...

Ruhi Bey, Telekom'dan emekli oldu. Üç çocuk babası. Büyük kızı üniversiteye gidiyor. En son tekne kazıntısı üç yaşında. "Hesapta yoktu, cennetten bir melek sahilde yürürken önüme düştü" diye anlatıyor. Bütün çocukları mutlu, kızı dik, zevcesi vakur, hükümet gibi derler ya öyle! Bizim Cihangir modeli kızların gezegenine yabancı.

Yarım kilo kıyma ile üç yemek kotaran hanımlar neslinden. Ruhi Bey eşine aşık. Ruhi Bey çocuklarınla konuşurken şefkatten sesi titriyor. Üç kuruşluk maaşıyla Ruhi Bey kocaman, mesut bir ailenin babası.

Evlere telefon bağlarken yapmaması gerekeni yapan, içeri girip şiirler okuyarak sorun çözen, gözlerinin içinden gülen bir küçük adam. Hoş sohbet. Serçe kuşu. Öyle bir kalbe sahip.

Sohbet ederken, "Ben müsaadenizle şimdi geliyorum" deyip bir süre sonra "Nerede kalmıştık" diye beliren biri. Beş vakit namazında.
Ruhi Bey kendi halinde bir insan. Şiirler yazıyor, sosyal alemde mühim bir profil. Felsefeye ve hayallere meftun. Yeni icatlar peşinde! Organik bir enerji projesi var kafasında. Kafasında renkli, ışıldayan gıcır düşünceler.

Kendine liberal diyen birileri, internetimi bağlatmak için sorduğumda söylemişlerdi adını ilk. "Dincidir, iyi anlaşırsınız siz!"
Ama Ruhi Bey herkesin sevgilisi! Yüzünde o tebessümle dolandı mı en beton-yargılılarda bile bir gülümseme.
Ada'daki en sevdiğim insandı kendisi. "Çekirge'yi bırakmayın, Jale ile de lütfen barışmayın!" demişti bir keresinde. Gidince öksüz kaldım, saklayamam. Ruhi Bey bir acayip adam...

Gitme, dediler ona! Adaylığını koy, muhtar ol. Bir süre düşündü, "Ben yapamam" dedi. "850 lira maaşla nasıl olacak, olmaz. Yan gelirlere de benim itikadım izin vermez. Döneyim ben memleketime."

Böyle söyledi...

Ruhi Bey kuvvetli bir tevazu! Kalp kırmaz, fakat Yeni Türkiye inancından da milim geri vitese takmaz. "Biz" demişti gülerekten, "Zenciyiz sizin deyiminizle, garibanız yani, uçağa biniyoruz artık, sosyalistiz bir yerde, sosyalleşiyoruz! Eskiye dönmeye niyetimiz yok."

İşte o cuma bir ayrılışın efkarı vardı sokakta, bir de sarının ateşi! Ada'nın mimozaları açmıştı. Ve Ruhi Bey'in dolan gözleri...
İnsan neye kafayı takarsa ona benziyordu. Düşmanlığa takan düşman oluyordu kendiyle. Barışa takan barışıyor, nur iniyordu üstüne.
İşin çirkin tarafına bakarsan, çirkinlik de senin içinden bakıyordu! İçimizdeki her şeyi kırıp döküyordu.

Aşk dediğin, muhabbet dediğin hayatımızın çatlaklarından, kırışıklıklarından sızan bir baldı. Ve insana sirayet ettiğinde ardında yeşil, diri bir iz bırakıyordu...

Gün laciverte dönerken Yeşil Adam'la iskelede vedalaştık. Sonra Mart ayazı çıktı. Ve şavk yıldızlara vurdu. Gökyüzü ışıl ışıldı.
Gece, üşümüş yazlıklara envaı çeşit gölgeyle dokununca anladım, bazı insanların yüzünde şiir hep alesta duruyordu usta! İnsanın ışıklısı demek böyle oluyordu.

Kendimi düşündüm sonra. Yazarlar, çizerler, sanatçılar. Her gün bağıran kelimelerle konuşanlar. Bir Ruhi Bey eder miyiz diye düşündüm...
Eve dönünce aynaya baktım Çekirge! Bir Edip Cansever şiirinin sadece adıyla sordum: "Ben Ruhi Bey Nasılım" diyerekten.

"Zencisin" dedi ayna bana...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA