21 Mart 2013 günü ilan edilen büyük barıştan sonra Türkiye'nin önünde şu an iki seçenek var...
Başta medya patronları Aydın Doğan, Ferit Şahenk, Turgay Ciner, Mehmet Emin Karamehmet ve Erdoğan Demirören olmak üzere tüm patronlar yazdıklarımı iyi okumalı...
Türkiye tam anlamıyla bir yol ayrımındadır...
Türkiye'nin önünde bundan böyle iki tane seçenek vardır...
Birinci seçenek... Çoğulcu liberal demokrasi seçeneğidir...
Yani çoğunluğun yönettiği ama o çoğunluğa dahil olmayan azınlıkta kalan yurttaşların da haklarının korunduğu bir rejim...
Azınlıkta kalanların temsil kabiliyetleri oranında devlet içinde yer alabildiği bir rejim...
İkinci seçenek... Çoğunlukçu rejim seçeneğidir... Ya da bir diğer deyimle Çoğunluk vesayeti rejimi...
Bu rejimde de hür ve adil seçimler olur, demokrasi görüntüde devam eder ama devletin kritik yerlerine hakim çoğunlukla uyumlu vesayet gücü ülkeyi yönetir ve elindeki yargı gücüyle de işadamlarını ve çeşitli güç odaklarını kafesler...
Bu rejim modelinde azınlıkta kalan, iktidar çoğunluğu içinde olmayan yurttaşların hakkına, hukukuna ise pek dikkat edilmez...
İktidar dışında kalan azınlık yurttaşlar pasifize edilir, devlet kademelerinden tamamen dışlanır...
Bundan böyle bu ülkede ya çoğunluk vesayeti geçerli olur...
Ya da çoğulcu liberal demokrasi geçerli olur...
Yani ya çoğunluğun yönettiği azınlığın pasifize edilip devletten sürüldüğü bir rejim...
Ya da çoğunluğun yönettiği azınlığın haklarının korunduğu ve temsil kabiliyeti oranında devlette olduğu bir rejim...
Ama artık hiçbir hal ve koşulda AZINLIK DİKTATÖRLÜĞÜ bu ülkeyi yönetemez...
Azınlığın çoğunluğa egemen olmasını hala isteyenler bir daha bu ülkede önemli noktalarda olamaz...
Bu demokrasinin tabiatına aykırıdır...
Bu gerçeği artık herkes kavrasa da abundan böyle önümüzdeki iki seçeneği sağlıklı bir biçimde tartışabilsek keşke...
Şu an bu tartışma dışında yapılan tüm siyasal tartışmaların altı boş...