Geçtiğimiz hafta benim güzel memleketim İzmir'le ilgili yine bir yaygara koptu medyada...
İzmir'den çıkmış iki kafadar Ertuğrul ve Yılmaz yine kurnazca ortalığı karıştırmaya kalktılar...
Kendilerince "Beyaz Türklüğün" son kalesini savunuyor bu arkadaşlar...
Belki siz bilmezsiniz ama İzmir küçük bir şehir olduğu için İzmirli hemşehrilerim bilir...
Biri ezilmiş yoksul bir işçinin öbürü horlanmış fakir bir şoförün evladı olup "Beyaz"lar tarafından küçükken "varoş çocuğu" diye çok aşağılanmış iki zenci oğlandır aslında bu kafadarlar...
İzmir'in "Beyaz"larının küçümsediği ve kıytırık bulduğu okullarda okumuş, "Beyaz"ların tiksindiği kenar mahalle semtlerinde büyümüş bu iki zenci geldikleri yerlerin insanlarına ihanet ederek hayatlarını kazanan iki gazeteci olmuştur büyüyünce...
Bu iki zencinin fukara emekçi ailelerini it yerine bile koymayan "Beyaz"ların bu faşist hislerine hitap eden iki acınası tip var artık karşımızda...
Tam anlamıyla "Kendinden nefret eden zenci" modelinin örneğini teşkil ediyor Ertuğrul ve Yılmaz...
İçinden çıktıkları toplumsal kesimleri ezen "Beyaz" sınıflara ait olmak ve o "Beyaz"lardan onay almak için kurnazca gerdan kıvıran iki zenci dansözdür artık bunlar...
"Beyaz" gibi algılanmak amaçlarını da başarmış ve bugün küçükken ayakkabılarını boyadıkları,araba camlarını sildikleri "Beyaz Türk"lerin en sevdiği iki kalem olmuşlardır...
Artık onlar da "Beyaz"laşmışlardır...
Kendi aileleri gibi aşağılanmış gecekondu insanlarını daha da aşağılamak, halkın çoğunluğunun değerlerine düzenli olarak küfrederek "Beyaz"ları tatmin etmek bu ikisinin mesleği haline gelmiştir...
İzmir'in varoşlarından çıkan yoksul ama onurlu iki zenci genç Ertuğrul ve Yılmaz maalesef artık zengin ama onursuz çakma beyaz Türkler haline gelmişlerdir...
"Ertuğrul bize iki çay kap getir" diye zamanında bu zenci işçi çocuğuna emreden "Beyaz"ların bugünkü baş temsilcisidir artık Ertuğrul...
"Yılmaz şu ayakkabılarımı boya,sonra da arabamı güzelce yıka.Dikkatli ol çizilmesin haa" diye zamanında bu zenci şoför çocuğuna köle muamelesi yapan "Beyaz"ların çocukları bugün Yılmaz'a kitap imzalatmak için kuyrukta beklemektedir...
Böyle bakıldığında ikisinin de zafer kazanmış olduğu söylenebilir ama esas zafer kazanan zenci çocukları Ertuğrul ve Yılmaz'a bu iğrenç muameleyi yapan faşizan Beyaz Türk zihniyetidir...
Bugün bu iki varoş çocuğu kendilerini ve ailelerini de ezen o faşizan Beyaz Türk zihniyetin en büyük savunucusu haline gelmişlerdir...
ABD'deki bir zencinin Klu Klux Klan zihniyetini savunması kadar trajik, hem de çok trajik bir hadisedir aslında bu...
Ertuğrul ve Yılmaz'ın öyküsünde kimselerin göremediği çok büyük bir dram vardır...
Çok hüzünlü bir İzmir tragedyasının kahramanlarıdır aslında Ertuğrul ve Yılmaz...
Çok acı,çok üzücü ve çok öğretici bir hikayedir bu...