Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri kapsamında Vaye İletişim Organizasyon işbirliğiyle geçen hafta cuma günü (14 Aralık) Harbiye Oditoryumu'nda unutulmaz bir konser verdi Michael Nyman... Ben ve Nagehan da en ön sıradan yerlerimizi kaptık bu büyük müzik adamını dinlemek için... Beklediğimiz gibi oldu, müziğinin büyülü dünyasının kapılarını araladı bize Nyman... O gün beni Taraf'ta köşe yazarı yapan iki insanın, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar'ın Taraf'tan istifa ettikleri gündü, hüzünlüydüm... Hem Taraf meselesinde hem günümüz Türk medyası meselesinde yazacaklarım var ama yazmıyorum, elim gitmiyor, yazamıyorum... Belki kendimi toparlayıp yazabilir miyim? Bilmiyorum... Keşke 2013 yılında 86 doğumlu bir genç çıksa kimsenin söylemediği "o optimum gerçek"i sert bir dille gösterse, dağıtsa yıksa ortalığı, titretse her yeri... Bir creative destruction'a imza atsa... Açsa tıkaçları, gerçekleri haykırsa ve sıkışan enerjiler yeniden aksa mecrasına... Yeniden gerçek zemine dönebilsek... Başta zorlanır, kendini meczup gibi hisseder, çok saldırı görür ama sonra çok önü açılır, medyada yıldızlaşır bu genç... Böyle bir genç var mı? Ve o 86 yada başka birşey doğumlu genç bunu Taraf'ta yapabilir mi artık? 5 yıl önce sadece Taraf'ta haykırılabiliyordu temel gerçekler... Ya bugünün temel gerçekleri haykırılabilir mi? Bilmiyorum...
O gün Michael Nyman'la mest olurken bunları düşündüm... Özellikle 12 yaşımdan beri her dinlediğimde beni etkileyen The Heart Asks Pleasure First (Kalp Önce Hazzı İster) bestesini dinlerken doruk noktasına vardım... Ağladım... Emily Dickinson'ın o etkileyici şiiri ancak böyle ruha işleyen müzikle bütünleşebilirdi... Evet... Kalp önce hazzı ister, sonra da acıdan muaf tutulmayı... Belki de tek suçlu Dickinson'ın bu dizeleri...
KİTAPLARA VE MAKARAYA DEVAM
Geçen hafta bu köşede artık ağırlığı kitaplar, filmler ve müzikler üzerine yazmaya vereceğimi söylemiştim... Bursa'da Sentez Yayınları diye çok başarılı bir yayınevi var (0-224-225-11-80)... Sosyal bilimler ve felsefe alanında çok iyi kitaplar yayımlıyor, Türk entelektüel literatürünü zenginleştiriyor bu yayınevi... Bu Bursalı yayıncının kitaplarını incelerken bir açıdan da doğduğum, büyüdüğüm şehir İzmir için hüzünlendim... Bu ayarda entelektüel literatüre katkı sağlayan tek yayınevi yok İzmir'in. Bu olacak iş değil... Geçenlerde Namık Kuyumcu'nun Bir Başkadır Alsancak kitabını okurken de hüzünlendim, Kuyumcu'nun eserini her İzmirli okumalı. Ünal Ersözlü de kitabın kahramanlarından biri... Zaten daha evvel de yazdım Heyamola Yayınları'nın İzmirim serisi muhteşem...
Sentez Yayınları'nın yayınladığı Sosyolojik Teorinin Oluşumu (Turner- Beeghley-Powers) kitabı tam bir temel eser... Bu alanda TÜ- BA ödülünü de almış 2011'de... Ümit Tatlıcan'ın çevirisi de çok başarılı... Yine Ted Benton&Ian Craib ortak yayını(Tatlıcan ile Berivan Binay çevirisi) Sosyal Bilim Felsefesi kitabı da çok muhtasar bir kitap... Birçok kitabı Türkçeye çevrilmiş Bryan.S.Turner'ın tıp sosyolojisi alanında kaynak eseri Tıbbi Güç ve Toplumsal Bilgi de Türkçedeki çok büyük bir boşluğu dolduruyor... Bu çeviri de Ümit Tatlıcan'ın... Sentez Yayınevi ve Tatlıcan mevcut Türkçe literatüre bakmış ve eksikleri gidermeye odaklanmış adeta... Ayrıca Bursa tarihi ile de ilgili çok güzel kitapları var Sentez'in...
Bir yandan Bursa bir yandan sosyoloji demişken Bursalı usta bir sosyologun kitabına geçelim... Ali Yaşar Sarıbay'ın Timaş'tan çıkan Demokrasinin Sosyolojisi kitabı da muhakkak edinilmeli... Kitabın ara başlığı benim de Sabah Pazar'da Beni İyi Dinleyin Ağalar, Beyler! Gidişat Çok Kötü başlıklı yazımda işaret ettiğim temel problematiğe eğiliyor... Çoğunlukçuluk ve Çoğulculuk Arasında Türkiye... Sarıbay bu bağlamda teorik bir çerçeve sunuyor...
Bundan böyle azınlıkçı eski rejimin geri dönüş imkanı eşyanın tabiatı gereği yok. (Ah şu eski "beyaz" azınlıklar şunu bir farkedip kabullense.) Bundan sonra ya çoğulcu bir demokrasiye evrilecek bu ülke ya da çoğunluk vesayeti sistemi kurumsallaşacak ve bir 50 yıl kadar hakim olacak bu topraklara... Garip olan şu an azınlık diktatörlüğü temsilcileri "Çoğunluk vesayeti lobisi" ile yanyana yürüyor... Çoğulcu demokrasi isteyenler ise adres şaşırıyor, kalıcı bir çoğunluk vesayeti rejimini kurumsallaştırmak isteyen güçlere değil başka yerlere saldırıyor... Karmakarışık ve yepyeni bir sosyal&siyasal gerçeklik dünyasındayız... En baba entelektüel üstadlarım bile bu gerçeklik karşısında ofsayttalar, bu da benim içimi acıtıyor... Bu gerçekliği tastamam analiz edecek ezber bozacak yeni akademi aktörlerine ve bu gerçeklikle toplumu buluşturacak ve olması gerekeni haykıracak yeni yıldız medya aktörlerine ihtiyacımız var... Ben mi? Ben mazeretimi yukarıda açıkladım, çeşitli sebeplerden elim gitmiyor, hem zaten hafta içleri yazdığım Takvim'in de formatı buna uygun değil... Bu yüzden özellikle son dönemde iyice makaraya sardım, hayat bir taraftan da eğlence, makara... N'apacaksınız? İyimser olacağımız çok temel bir nokta var ki Türkiye ekonomik anlamda da kalıcı olarak iyiye gidiyor, zeki ve yetenekli insanlar için fırsat alanları genişliyor... Enseyi karartmayalım... Makaraya devam...