Şu an yargılanmakta olan 28 Şubat darbe sürecinin en az konuşulan meselesi bankacılık ve finans boyutu...28 Şubat darbe sürecini Özal'ın öldürüldüğü 17 Nisan 1993 tarihinden Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlık koltuğuna oturduğu 14 Mart 2003'e kadar olan dönem diye sınıflandırmak isabetli olur...Bu 10 yıllık dönemde Türkiye tam bir mafya devletiydi...O karanlık dönemde Egebank, Türkbank, İnterbank, İktisat Bankası, Etibank, Toprakbank, EGS Bank, Yurtbank, Bank Ekspres, Esbank, Bank Kapital, Pamukbank, Demirbank, Ulusal Bank, Yaşar Bank, Sitebank, Tarişbank, Kentbank, Sümerbank, Bayındırbank, Marmara Bank, İmpexbank, Kıbrıs Kredi Bankası İstanbul Şubesi, TYT Bank ve İmar Bankası battı...Batan veya batırılan 25 bankanın faizsiz hesaplandığında devlete maliyeti TMSF'nin 2009 yılındaki resmi açıklamasına gore 30 milyar 183 milyon dolar...
Bunun, Merkez Bankası'nın piyasa şartlarında uyguladığı faiz üzerinden hesaplandığında ülke hazinesine etkisi ise 50 ile 65 milyar dolar arasında. Borçluların devlete ödediği, daha doğrusu TMSF'nin tahsil edebildiği meblağ ise 18 milyar 494 milyon dolar. TMSF, 2018'e kadar 3 milyar 612 milyar dolar daha tahsilat beklentisi içinde.
Peki bu kadar borç nasıl Türk halkının sırtına yüklendi? İşte 28 Şubat savcıları ve Meclis Komisyonu bir yandan da bunu araştırıyor...Öte yandan bu batanlar içinde haksız yere el konulmuş bankalar ve gaspla batırılmış işadamları da vardı...O hengamede özellikle 28 Şubat'ın Başbakanı Mesut Yılmaz kin güttüğü kimi işadamlarını batırdı...Kimi bankalar kasten batırıldı...28 Şubat'ın karanlık asker-siyaset-medya üçgenleri belli adamların üstünü çizdi,önce operasyonel olarak belli adamlar itibarsızlaştırıldı sonra da mallarına,mülklerine el kondu... Bir yandan da 28 Şubat darbecilerinin gözetiminde,özellikle 28 Şubat darbe dönemi fırsat bilinerek bankaların içi boşaltılmıştı.Kendi bankalarının içini boşaltan belli işadamları da bankalarına el konulmasından çok memnun oldular... Dahası itibarları hiç mi hiç zedelenmedi. Resmen kendi bankalarını soydular sonra da tüm yükü bu toprakların halkı üstlendi...Devletin sorumluluğu üstlenmesi demek,halkın vergileriyle bu soygunu finanse etmesi demektir...
TMSF eski Başkanı Ahmet Ertürk'ün tabiriyle "Bankacılığı kişisel rant edinme kaynağı olarak gören ve bu konuda hiçbir ahlaki değer tanımayan" bir grup adeta Türk finans sisteminin üzerine çökmüştü o dönem...
Bu bağlamda özellikle Türkbank'ın hikâyesi çok önemli...O dönemde ne olmuştu? Hatırlayalım... Başbakan Çiller döneminde başlayan Türkbank'ı satma süreci 28 Şubat'ın Başbakanı Mesut Yılmaz dönemi ile sürdü. Birinci 28 Şubat hükûmetini düşüren ve onu Yüce Divan'a götüren süreçti bu. Erol Evcil'e verilen krediler bankanın sırtında yük oluşturdu. TMSF, 1998'de ihale sürecini başlattı. İhaleye Balkaner, Erol Aksoy, Garipoğlu, Zorlu ve Korkmaz Yiğit grupları katıldı. 4 Ağustos 1998'de, banka 600 milyon dolara Korkmaz Yiğit'e satıldı. Süreç, ihaleyi almak için Alaattin Çakıcı ile ilişkisi ortaya çıkan Korkmaz Yiğit'in "kimyasını bozmuş"tu...
Sahibi olduğu Kanal 6'da banda aldığı konuşmasını yayınlayan Yiğit aynen şöyle başlamıştı konuşmasına...
"Ben Korkmaz Yiğit. Bugün 24 Ekim 1998, saat üç. Medya, siyasiler ve Ankara'da oluşan olayların, beni yargısız infaza, sonunu göremediğim bir noktaya doğru götürdüğüne inanıyorum.
Dolayısıyla Türkbank'la, Çakıcı'yla, medyayla alakalı yaşadığım olayları tespit etme ihtiyacı duydum."
Sonrasında TMSF, bankayı ikinci kez satmaya çalışmış, o da olmayınca tasfiyesine karar vermişti...Bankacıasker- siyasetçi-bürokrat dörtgeni resmen ve alenen soygunlar yaptı 28 Şubat döneminde...Kimi medya organları da bu soyguna işbirlikçilik yaptı...Bu konuda Mesut Yılmaz sorgulanacak,kendisi Meclis'e gelmeyi reddedip soruları yazılı istemiş başta ama şimdi tıpış tıpış gelecek ve hem Meclis'e hem savcılığa ifade verecek...28 Şubat darbe hükümetinin başını kimse bu süreçten azade tutamaz...
O dönemle ilgili bankasına el koyulan ve içeri giren kimi isimler kamuoyunda hatırlanıyor...Öte yandan o dönemde bu operasyonun içinde olan kimi grupları hatırlayan yok...
Mesela 22 Aralık 1999 operasyonunda el konulan YaşarBank ve EsBank... Bankalar kanunun 14/3 numaralı devleti zarar uğratma maddesinden el koyulan YaşarBank toplam zararı en fazla olan ve devlete en fazla zararı yükleyen bankalardan biriydi...Öte yandan o bankanın batma aşamasına geldiği sıradaki genel müdürü Gazi Erçel'di... Bankaya el konulduğu sırada ise Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'di...Aynı şekilde batırılan EsBank'ın sahibi Yavuz Zeytinoğlu da tıpkı Selçuk Yaşar gibi hayatına hiçbirşey olmamış gibi devam etti...Yavuz Zeytinoğlu'nun ağabeyi de dönemin Başbakanı Ecevit'in eski milletvekillerindendi...Bu iki sermaye grubu o dönemi nasıl "başarı"yla atlattı,kamuoyuna anlatmak zorundalar...
Velhasıl,25 bankaya el kondu...Banka sahiplerinin kimi hapse atıldı kimi atılmadı,kimisi itibar kaybetti,hayatı söndü kimisi ise Yaşar ve Zeytinoğlu gibi itibar kazandı!! Kimi batık bankalara ise el konulmadı,kurtulması için para verildi...
Bu süreç sorgulanacak,yargılanacak ve gerçekler açığa çıkacak...