Yurtdışında yaşayan arkadaşlarım heyecanla anlatınca, oturup araştırdım. Amerika ve Avrupa'nın yeni trendi, büyük opera, bale gösterilerini, aynı anda canlı yayınla HD olarak sinema salonlarında yayınlamak! Diyelim Milano'da yaşıyorsunuz. Londra'daki Royal Opera House'da o gece galası olan Figaro'nun Düğünü'nü, yürüyüş mesafesindeki sinemanıza gidip aynı anda canlı, müthiş bir ses ve görüntü kalitesiyle seyrediyorsunuz! Veya New Yorklusunuz, ama Metropolitan Opera'ya bilet bulamadınız ya da bütçeniz yetmiyor. Brooklyn'deki evinizden çıkıp iki sokak yürüyüp, sinemaya girip, Metropolitan Opera'daki koltuklarda oturan seyircilerle aynı tecrübeyi yaşıyorsunuz.
OPERACILARIN KORKULARI VAR
Bu iş o kadar ilerledi ki, son dört-beş senede, bu fikrin babası Metropolitan Opera'nın gösterilerini, artık dünya üzerinde yüzbinlerce insan canlı, bir o kadarı da banttan seyredebiliyor. Londra'daki Royal Opera House her sezonda en az 10 opera ve bale gösterisini Avrupa ve başka kıtalarda canlı yayınlıyor. İtalya'daki Parma, Floransa, Venedik, Bolonya ve Milano operaları sinemalarla anlaşma yapmış durumda. Milano'daki ünlü Teatro Alla Scala gala gecelerini New York'ta canlı yayınlıyor! Ama en önemlisi, Metropolitan Opera bir sezonda bir milyonun üzerinde sinema bileti satmaya başladı. 31 ülkede sinemalarda canlı yayınlanıyor Met'in gösterileri. Şimdilerde 3 boyutlu gösterimler de başladı. Oyuncular, solistler ise bu yeni sistemde, seyirci sayısı kat kat arttığından daha heyecanlı olduklarını söylüyorlarmış. Sekiz kamerayla kaydedilen gösterilerde daha doğal makyajlar ve her an yakın çekime uygun bir performans gerektiği için, oyunun kuralları değişmiş. Artık daha sahici oyunculuklar gerektiğini itiraf ediyorlar. Seyirciye arkanı dönüp oyuncu arkadaşına kaş göz yapmak, çaktırmadan kıyafetini düzeltmek vesaire mecburen tarihe karışmış! Operacılar şarkı söylerken, sert sessiz harflerde ağızlarından tükürük çıkmasından ve bunu kameraların kaydetmesinden korkuyorlarmış! Ne yazık ki Türkiye'de hiçbir sinema bu dünya trendine uyamadı henüz. Ben bizim Mars Group'tan bekliyorum dünya opera ve balelerinin gala gecelerini. Ama bu fikir, başka bir yöntemin yolunu da açabilir. Türkiye gibi, tiyatroopera salonu kıt bir ülkede, özellikle Anadolu'ya büyük, iddialı gösterilerin gidebilmesi için büyük bir fırsatla karşı karşıyayız bence! Ufak, hatta orta ölçekli birçok şehir, İstanbul'da Ankara'da oynanan büyük müzikal oyunlara, özel tiyatroların komedilerine, standup gösterilerine, konserlere hasret. Gösterinin sahipleri içinse turne zor ve masraflı, hatta çoğu yerdeki sahneler elverişsiz olduğundan imkansız! Oysa artık küçük şehirlerde bile sinema salonu var. Bir Antakyalı, Rizeli, Antepli için, o esnada Harbiye Açıkhava'daki bir galada olmak, Cem Yılmaz'ın gösterisini canlı izlemek, Tarkan konserini aynı anda seyretmek harika olabilir.
İŞ BÜYÜR, SEKTÖR OLUŞUR
İşin beni daha çok ilgilendiren tarafı da şu: Bizler artık büyük gösteriler yapmak istiyoruz! Karın tokluğuna, zevk için tiyatro, eyvallah, saygım sonsuz. Ama hak ettiğimiz bu değil. Salon yokluğundan, büyük gösteriler, yüksek maliyetli şovlar, kalabalık kadrolu iddialı oyunlar, sağlam prodüksiyonlar, ses sistemiyle, sanat grubuyla, sahne düzeniyle, ihtişamlı müzikaller, komediler yapılamıyor. Nerede oynayacaksınız ki? İstanbul'da bir iki salonda belki. O zaman da küçük bütçelere mahkumsunuz. Oysa bütün Türkiye'nin bir biçimde seyredebileceği, bir gecede 20 bin kişinin aynı anda takip edebileceği bir gösteri kendi kaynağını, hatta sponsorunu yaratır. İş büyür, sektör oluşur. O zaman da üç beş kişi bir araya gelip, minik bir salonda 60 kişiye tiyatro yapmak tercih olur, mecburiyet değil! Sinema salonları sahne sanatlarının kurtarıcısı olabilir.