Kendimi bildim bileli kaldırım taşları döşenir bu ülkede. Çocukluğumuz, iş makinelerini izlemekle geçti. Yürüyecek kaldırım yoktur ama yine kaldırım yapılır. Her yerel seçim öncesi sapasağlam taşlar sökülür, yenisi takılır. Ayrıca mühendislik hataları yapılır, adi malzeme kullanılır, kaldırım taşları habire sökülüp takılır.
Kaldırımlar, Türkiye'nin kanayan yarasıdır; hangi partiden olduğu fark etmez, genelde belediye başkanları kaldırım döşeyerek yolunu bulur.
"Bayram değil seyran değil nereden çıktı bu kaldırım isyanı?" dediğinizi duyar gibiyim.
Efendim, Anayasa Mahkemesi, Yol Harcamalarına Katılım Payı'nın belediye meclisi kararlarıyla alınmayabileceğine dair 6360 sayılı kanunun ilgili maddesini iptal etti. Artık ilçe belediyeleri vatandaştan kaldırım parası toplayabilecek, hatta geriye dönük fatura da çıkarabilecek.
Emlak vergisi, çöp vergisinin yanı sıra yola katkı payı vergisi de ödeyeceğiz.
Adı da şirin: 'Yola Katkı Payı', yahu zaten katkıda bulunmuyor muyuz? Üzerinde yürüyemediğimiz, olmayan kaldırımlar zaten vatandaştan alınan vergilerle yapılmıyor mu? İkinci kez vergi almanın alemi ne?