Son derbiden sonra Twitter'a "TT Arena'da üç maç izledim, en çok dikkatimi çeken şey; Galatasaray'ın kadın taraftarının az olması" diye yazmıştım. Keyifle okuduğum Akşam gazetesi yazarı Sevim Gözay da "Geçmiş olsun. FB stadı eve yakın-çok mühim kriter" tweet'ini attı. Gözay, bu konuyu köşesinde de yazdı ve TT Arena'nın yol sorunundan, karga-tulumba stadyuma gitmenin zorluklarından bahsetti.
Ben de Galatasaraylı muhabir arkadaşlarıma açtım mevzuyu. Biri şunu söyledi: "Galatasaraylıyım ama Fenerbahçeli eşimle Şükrü Saraçoğlu'na çok kez gittim, fakat eşimi hiç TT Arena'ya götürmedim.
TT Arena'ya arabayla gitmek sorun. Metrodaki izdihama ise eş ya da sevgiliyle hiç girilmez! Saraçoğlu'nda ise çiftlerin maçtan önce takılacakları çok mekan var ve stada yürüyerek rahatça gidiyorlar. Seyrantepe ise dağ başı, takılacak mekan yok."
Yani Sevim Gözay haklı çıktı.
KADINLARIN DİRENİŞİ
Gözay'ın yazısındaki şu bölüme ise itirazım var: "Kanarya kızları daha 'uysal'. Erkek arkadaşlarına ayak uydurma konusunda da çok daha gayretliler. Aslan hatun ise, sevgilisine şirin görünmek uğruna, maç yollarında telef olacağına, 'Bırak kimle giderse gitsin, dönerse senindir' kafasında. Mizaç meselesi. Kendi iradesiyle futbol maçına giden kadın yok demiyorum tabii..."
Popüler kültürde olduğu kadar, kadınsal mevzularda da Gözay'ın tespitlerine güvenirim ama 'uysal' dediği Kanarya kızlarının şike sürecindeki direnişini ve Saraçoğlu'nu nasıl doldurduğunu hatırlatmak isterim.
Meseleye duygusal mı yaklaşıyorum bilmiyorum ama Galatasaraylı kadınlar TT Arena'yı doldurana kadar, Fenerbahçe'nin kadın taraftarının daha çok olduğuna inanacağım.