Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Beyoğlu emin ellerde

Tepebaşı Sokağı: Granis G. (Kadın terzisi), Heyde H. (Diş hekimi), Photiadis (Borsa komisyoncusu), Notsis Alex (Şarap ve mastika), Dimitroulaki Socrate (Modacı)...
Sofyalı Sokağı: Maides Christo (Basım evi), Ahmet İhsan Bey (Serveti Fünun gazetesi sahibi), Weinberg Sigmund (Fotoğrafçı)
Sahne Sokağı: Mehmet Ağa (Kasap), Kavoulian Ohannes (Balıkçı), Zdralis Dimitri (Lambacı)
Misk Sokağı: Coronakis Paul (Uncu), Tachdjian Onnik (Sarraf), Konatakis Themist (Bakkal), Valery Dominique (Fransızca öğretmeni)
Asmalımescit Sokağı: Liguori Miles (Kadın şapkaları aksesuvarı), Virgilio M. (Piyano öğretmeni), Yassoumidis Nic. (Kuaför), Constantinidis (Sütçü)...

'PERA HATIRATI'NDAN...
Bu iş yeri ya da meslek sahibi insanların bilgileri, 1912 yılına ait. Jak Deleon'un 'Pera Hatıratı' adlı kitabından alıntı yaptım...
Bu kitabı, Beyoğlu Belediyesi Başkanı Ahmet Misbah Demircan göndermiş... (Demircan'ı tanımam etmem, yüz yüze bile gelmedik. Kendisiyle bir kere telefonda konuştum, o da bu kitabı gönderdiğini söylemek için beni aradı.)
Demircan'ın mesajı çok net aslında; masaların kaldırılmasıyla gündeme gelen Beyoğlu'nun, tarihi boyunca farklı meslek gruplarını bünyesinde barındıran bir ilçe olduğunu vurguluyor.
Yani şimdiki gibi Beyoğlu sadece bar, kafe, dönerci, büfe ve giyim mağazasından ibaret değil.
İşte Demircan'ın yapmak istediği de bu, Beyoğlu'nu eski haline döndürmek... Yıllardır hepimizin göz bebeği Beyoğlu'nun daha yaşanılası bir yer olması için uğraşıyor.
Demircan, Beyoğlu'nu sineması, tiyatrosu, kültür merkezleri, kasabı, terzisi, kahvesi, barı vs... Hem semt hem de bir kültür merkezi olarak yaşatmak istiyor. Bir iş sektörünün diğer sektörleri boğup yok etmemesi için direniyor... Tabii bunlar zor işler... Her meslek dalının değişen ekonomik şartlarla ayakta kalması zor ama 1912'de Asmalımescit'te kadın şapkalarının satıldığını, piyano öğretmenlerinin ders verdiğini bilmek bile sembolik bir anlam ifade ediyor.
Yurt dışına sık çıkanlar iyi bilir...
Londra'da, Paris'te bakkalı, kırtasiyecisi vs.. her şey 20-30 yıl önce bıraktığınız gibi durur. Tabii oralarda da bir değişim vardır, ama bu değişim toplu imha anlamına gelmez.

ELEŞTİRMEMELİ!
Bugün 10 metrekarelik bir dükkanın, sokağa 10 masa atmasını savunanlar aslında rantı, mafyayı savunuyor ama farkında değiller.
Masaların kaldırılmasını özgürlüklerin kısıtlanması olarak yorumlayanlar hatalılar...
Ne yazık ki, bazıları bir barın sokağı işgal eden masalarının kaldırılmasını bile hemen laik-anti laik çatışmasına çekiyor.
Yok böyle bir şey, hatta tam tersi bir gelişme var: Beyoğlu'nda son yıllarda alkol satma izni alan mekanların sayısında artış olmuş.
Beyoğlu'ndaki masaların kaldırılması, sadece ve sadece daha insanca bir yaşam için atılmış önemli bir adımdır. Bu konuda farklı bir şeyler aramak gülünç.
Yapılması gereken sabretmek ve Demircan'ın samimiyetine inanmak... Geçtiğimiz günlerde bir haber çıktı: Asmalımescit'teki cumbalı evlerin korunması için dar sokaklarda kamyonların kenardan gitmesini engelleyecek bariyerler konmuş.
Kamyon kasalarının evlerin cumbalarına sürtmesine ya da 1912 yılında Beyoğlu'ndaki iş yerlerinin listesine bakarak, yaşanan değişime kafaya takan biri Demircan. Böyle bir insanı hiç de hak etmediği bir şekilde; 28 Şubat'tan kalma korkularla eleştirmek çok saçma.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA