Şahan Gökbakar, kendisine ilgi göstermeyen ve partiden Nejat İşler'le birlikte ayrılan Zeynep Beşerler için herkesin duyacağı şekilde "Bunun hesabını senden de, Nejat'tan da soracağım Zeynep" demiş ve zengin ama onurlu bir genç misali partiden ayrılmış... (Acaba çıkarken 'Yaban' misali masayı da devirdi mi?) Sonra da zekice bir intikam planı hazırlayıp önce magazin muhabirlerini aramış, sonra da Berrak Tüzünataç ile balkonda öpüşmüş... Bir köşe yazarının senaryosunu okudunuz! Halk arasında bu tür senaryolara "Anlat anlat heyecanlı oluyor" deniyordu galiba! Halbuki Şahan-Berrak kaçamağı, magazin muhabirlerinin Reina'nın önünde beklerken Şahan'ın arabasını görüp peşine takılmalarıyla ortaya çıktı. Ayrıntıları muhabir arkadaşımız Yüksel Yavuz'un bugünkü açıklamasından okuyabilirsiniz. Evet, ünlüler camiasında bu tür aşk kaçamakları öncesi muhabirlere telefon açanlar var ama benim tanıdığım Şahan, bu tür 'filmlik' intikam planıyla uğraşmaz. Ama hâlâ Oscar'a aday başka senaryolar üretmek isteyen arkadaşlar varsa, onlara bir yem atayım: Ya Şahan şoförüne "Reina'nın önünden geç, nasıl olsa senin peşine takılırlar" dediyse! Bu arada yazımın başındaki senaryoya göre Berrak'ın bu filmdeki rolü ne oluyor? Yeşilçam filmlerinde entrikalara kurban giden saf kadını mı oynuyor? O zaman Şahan da, Nuri Alço mu oluyor? Güldürmeyin insanı yahu! Vallahi tüm bu patırtı gürültüden benim çıkardığım ana fikir; "Türkiye'de hâlâ kadının adı yok".