Geçtiğimiz hafta Kelebek yazarı Ömür Gedik'in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne gelmekten vazgeçen Jennifer Lopez'in filminin protesto edilmesi gerektiğini savunan yazısında "Valla ben şahsen gelenin geçenin Türkiye üzerinde oynadığı oyunlara fena halde bozulur oldum. 'Hadi kızlar askere' deseler silahı alıp batıya, doğuya koşacağım şu ruh halimle..." satırları bence hâlâ tartışılmayı hak ediyor. Polemiği ateşleyen eleştiri, Radikal yazarı Uğur Vardan'dan gelmişti. Vardan ''Bu denli 'üfürük' bir konuda bile sansüre yeltenen, askere gitmeyi çok isteyen bir zihniyetle aynı dernek (SİYAD) çatısı altında bulunmak istemiyorum" diye yazmıştı. Polemiğin yanlış sulara yelken açtığı kanaatindeyim. Mesele Gedik'in militarist düşünceleri yüzünden SİYAD üyeliğine son verilip, verilmemesi değil! Evet, Sİ- YAD siyasi bir dernek değil ve Gedik'in de görüşlerini ifade etme hakkı var. Ancak bizim de o görüşü eleştirme hakkımız var. Zaten Vardan da bunu yapıyor, yazısında Gedik'in aşırı milliyetçi, militarist görüşlerinden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.
YAZAR GAZA GELİRSE
Vardan'ın Gedik'in SİYAD'tan ihraç edilmesini istemesi de bence toplumda artan aşırı milliyetçi, militarist duygulara olan isyanın bir göstergesi. Gelelim asıl tartışmamız gereken konuya; Gedik'in ruh haline: "Hadi kızlar askere' deseler silahı alıp batıya, doğuya koşacağım şu ruh halimle..." Hemen hemen her gün şehit haberleri ekrana geliyor. Anaların, babaların ağladığı cenaze törenlerinin üstüne bonus olarak da Güneydoğu'daki sokak gösterilerini izliyoruz! Ve bu ikisi birleştiğinde Kürtlere karşı büyük bir nefret duygusu ortaya çıkıyor. Artık kimsenin kimseye tahammülü kalmadı. Ege ve Trakya illerinde Kürtlere karşı yaşanan linç girişimleri bu durumun en vahim örnekleri... Evet, resmi ideolojinin olduğu kadar BDP'nin de bu 'nefret' ortamının oluşmasında günahı çok. Birileri yine iki ulus arasında nefret tohumları ekiyor. Birileri savaşın bitmesini hiç istemiyor. Birileri yine Gedik örneğinde olduğu gibi, çıldırıp elimize silah alıp sokağa fırlamamızı istiyor... Bu kaçıncı aynı oyuna gelişimiz. Bu işte bazı medya organlarının da günahı büyük... Yine bazıları, halkımızın milliyetçi duygularını gaza getirmek için satır aralarında militarizmi yücelten haberler servis ediyorlar. Bence Vardan'ın Gedik eleştirisini bu açıdan ele almalıyız. Vardan Gedik'i eleştirirken, bir sinema eleştirmeninin aşırı militarist düşüncelere sahip olmaması gerektiğini belirtirken aslında tüm yaşanan acılara rağmen basının sağduyulu ve serinkanlı olması gerektiğini bizlere hatırlatıyor. Sevgili Gedik, biz çıldırırsak halk ne yapsın!