Filme asıl damgasını vuran bölüm ise Atatürk'e aşık Fikriye ile Latife'nin çekişmesi... Livaneli de Fikriye'den yana tavır almış. Zübeyde Hanım'ın Latife'yi gelin olarak istememesinin nedenleri bir bir sıralamış. Latife, cadaloz, dırdırcı bir kadın olarak yansıtılıyor. Hele Atatürk'ün erlerle sohbet ettiği bahçe sahnesinde balkondan bir fırlayışı var, aynı Semra Hanım... "Arkadaşların bitti şimdi de askerlerle mi sohbet ediyorsun" deyip, fırça çekiyor. O anda da Atatürk kalp krizi geçiriyor ve Latife, Atamızın sinirlerini bozan, otoritesini sarsan, mutsuz bir kadın olarak hafızalara kazınıyor. Ancak Latife'nin de haklı gerekçeleri var, Atatürk'ün kendisine zaman ayırmadığını düşünüyor, bunu da "Her gece arkadaşlarınla yemek yiyoruz. Bana hiç zaman ayırmıyorsun" sözleriyle dile getiriyor. Atatürk de 'önce devrim sonra aşk' sloganına uyup "Şimdi zor günlerden geçiyoruz" falan diyor... Anlaşılan her erkek gibi Atatürk de kadınlardan bayağı çekmiş. Peki, filmin hiç mi artısı yok? Var; dekora ve kostüme çok para harcanmış. Dönemin atmosferi ustaca perdeye taşınmış ve final muhteşem olmuş. Ama genele bakarsanız yine sınıfta kalmış bir Atatürk filmi sizleri bekliyor.