Bu övgü dolu sözlerden sonra gelelim filmde beni üzen olaya... Ayşe Arman'ın 'Ejder Kapanı' filminin senaryo yazarı Kubilay Tat'la ilgili yazısını okuyunca etkilenmedim desem yalan olur. Tat'ın annesinin bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi, anneye çarpan sürücünün üç ay sonra serbest kalması gerçekten üzücüydü. Tat'ın bu olaydan yola çıkarak adalet sistemini kökünden eleştiren bir senaryo yazıp, yolda gördüğü Uğur Yücel'e teslim etmesi falan film gibiydi... Ancak dün basın gösteriminden çıktıktan sonra Tat'a dair büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Sözü fazla uzatmayayım; 'Ejder Kapanı' ve Gerard Butler'ın başrolünü oynadığı 'Law Abiding Citizen/Adalet Peşinde' filmi arasında büyük benzerlikler var. Öyküyü fazla deşifre etmeden benzerlikleri sıralamaya çalışacağım. İşte o benzerlikler:
Her iki filmde de, adalete duyulan güven eksikliği ve bunun sonucunda ortaya çıkan bireysel adaleti arama süreci anlatılıyor. Tamam kabul ediyorum, bu tema defalarca işlendi ama öykülerde de benzerlik var.
'Adalet Peşinde'de Butler'ın canlandırdığı Clyde Shelton, eşi ve kızı gözleri önünde tecavüze uğrayıp öldürülünce harekete geçiyor. 'Ejder Kapanı'nda da katilin kız kardeşi tecavüze uğruyor.
Her iki filmde de katiller kusursuz bir plan hazırlıyor. En büyük benzerlik ise Clyde'ın politikacıları son hedef olarak alması. 'Ejder Kapanı'nda da son hedef, Türkiye'de katillerin içeride az yatmasına neden olan af yasasını çıkaran bakan.
Clyde, kurbanlarını işkenceden geçirerek öldürüyor. 'Ejder Kapanı'ndaki katil de aynı yolu izliyor.
Her ikisinin de amacı, en büyük acıyı vermek. Clyde, eşinin ve kızının katilinin az yatmasına neden olan savcının eşini ve kızını öldürmekle tehdit etmişti. 'Ejder Kapanı'nda da katil, bakanın oğlunu tehdit ediyor.
Katillerin karakter özellikleri bile aynı. Öyküyü deşifre etmemek adına bu benzerliği yazmayacağım.
Her iki filmde katillerin sonları da aynı.