Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay 'Aşk-ı Memnu' dizisinin özünden koparılarak yılan hikâyesine dönmesinden şikayetçi olduğunu açıkladı. RTÜK'e en çok şikayet edilen dizi de 'Aşk-ı Memnu'... Evet, şikayet edilmesine rağmen en çok izlenen de o... Tahmin ettiğiniz gibi yazımın konusu da; reyting uğruna dizilerde aldatma olgusunun sömürülmesi... "Sen de mahalle baskısı mı yapıyorsun" dediğinizi duyar gibiyim... Yo, öyle bir derdim yok! İnsanların biyolojisinin aslında çok eşli olduğunu, internet kullanıcılarının en çok aradığı beş kelimeden ikisinin 'porno' ve 'seks' olduğunu da biliyorum. Evet, diziler hayata dair yaşananları ekrana taşıyor. Bu hayatta aldatma da cinsellik de var ama ben yine de tüm bu gerçeklere rağmen milyonlarca insanın ekran başında olduğu primetime'da aldatma ve çıplaklığın ısrarla işlenmesine karşıyım. Yapımcıların savunması hazır: 'Rahatsız oluyorsan izleme', 'Biz gerçek hayatı perdeye taşıyoruz' diyorlar ama kabul etsinler artık bu sözler de komik kaçıyor. Saat 23.00'ten sonra istediğinizi yapın hiçbir itirazım olmaz. Ama prime-time'da lütfen bu halkın DNA'sıyla daha fazla oynamayın. Türkiye'deki aldatma ve boşanma oranlarındaki artış bile dizilerin yarattığı toplumsal erozyonu özetlemeye yetiyor aslında... 'Kurtlar Vadisi' gibi şiddeti yücelten dizileri de göz önüne alarak "Sınıflardaki küçük tartışmalar, trafikteki yol verme vakaları artık niye ölümlerle son buluyor?" diye soruyorum. 80 kuşağına üye biz yetişkinler de okul çıkışı kavga ederdik ama en kötüsü kafamız yarılırdı. Şimdi ortaokul çocukları bile belinde niye silahla dolaşıyor? Cevabı çok basit aslında... Çünkü şimdiki kuşak 'Perihan Abla', 'Bizimkiler', 'Süper Baba' dizileriyle büyümedi de ondan... Eskiden de reyting savaşı vardı ama bu savaş şimdiki gibi kirli değil, daha erdemli yapılırdı. İnternetteki bobiler.org'tan aldığım şu iki espri bile 'Aşk-ı Memnu' dizisinin aldatma olgusunu nasıl da abarttığını gösteriyor. Eğer bir olay, mizahçıların kalemine düşmüşse ortada bir yanlış vardır beyler! Değil mi?