Aslında Mahsun Kırmızıgül sadece senaryosunu yazdı ama 'Gecenin Kanatları' onun filmi gibi lanse edildi. Çünkü yapımcılar bir önceki Mahsun filminin rüzgarından faydalanmak istiyordu... Tamam, Mahsun "Bu film benimdir" demedi ama filmin 'Bu bir Mahsun filmidir' gibi lanse edilmesine de pek ses çıkarmadı. Yönetmen Serdar Akar da bozuntuya vermedi, PR içindi çünkü her şey... Film başarısız olunca haliyle Mahsun yerine Akar eleştirildi, çünyönetmen Akar'dı... Akar yine sustu, hiç konuşmadı. Ta ki önceki güne kadar... Akar, Habertürk'ten Yasemin Candemir'e verdiği röportajda özetle, "Mahsun bana senaryoyu verdi, hiç sorgulamadan çektim" diyor: "Filmde de yönetmen olarak görevim Mahsun'u anlamaya çalışmaktı. Benim 12 Eylül'ü yaşamış olmam, Mahsun'un yaşamadan yazıyor olması da beni rahatsız etmedi." Eğer rahatsız etmiyorsa, o zaman ben de "Gecenin Kanatları' Akar'ın 12 Eylül filmidir" derim. Sevgili Akar bu kadar basit mi yani 12 Eylül'de yaşananlar! Akar bir de, kendisini dizi sektörünün estetiğini benimsediği için eleştiren Atilla Dorsay hakkında da, "Cahilce konuşmuş, sinema tarihinden haberi yok" demiş. Ben de Dorsay ile aynı fikirdeyim. 'Gemide' ve 'Dar Alanda Kısa Paslaşmalar' filmlerini çok sevdiğim Akar'ın dize sektörüne girmesi, yönetmenliğinden çok şey götürdü. Akar'ın yerinde olsam Dorsay gibi bir duayenin sözlerine kulak verirdim. Akar, sinema tarihinden haberi yok dediği Dorsay, Alfred Hitchcock'la malikanesinde röportaj yaparken acaba kaç yaşındaydı?