Şimdi durduk yere bizim çoluk çocuk aktivitesinde ne işimiz var acaba? 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' kankalarımdan Dilhan'a sordum, "Bugs Bunny Buzda'ya gidelim mi?". Hani ağzını arıyorum, "Evet" derse gideceğim, "Hayır" derse salı gecesi 'Canım Ailem' rutinime devam edeceğim. Dilhan, "Aaaa, evet! Kesin gidelim, harika olur" coşkusunu verince... Bir bakmışız salı akşamı Turkcell Kuruçeşme Arena'dayız. Ortalık çocuk bahçesi. Eh, normali de bu... Bugs Bunny devrimizi biz çoktan kapattık. Çocuğunu, yeğenini, küçük kardeşini kapan gelmiş. E biz iki koca kazığa ne oluyor? Şu kardeş Leyla da büyüyemedi gitti, daha üç aylık. Şöyle iki yaşında olsa, kaptığımla getirirdim, hem bana da mazeret olurdu.
'KOŞ DİLHAN KOŞ'
Patlamış mısırlar patır patır bir yanda, pembe pamuk şekerler taze taze dolanıyor sopalara. Boyama ve çıkartma kitapları kapış kapış gidiyor... Bir ufaklığın elindeki uzay çıkartma kitabını görüp soruyorum, "Yavrucuğum neden uzay?" Ciddi ciddi cevap veriyor, "Aslında ben büyüyünce basketbolcu olacağım ama basketbol kitabı yoktu ben de uzay aldım." Haaa! Haklısın, basketbol bulamayana uzay veriyorlar bu hayatta. "Aaaa! Dilhan koş koş!" Boyner standında Warner Bros cicileri satılıyor. Sanırsınız, Dilhan indirimdeki Jimmy Choo ayakkabılara koşuyor. Tweety'li kulaklıklardan kafasına geçiriyor, bayılıyor! Sıra bende, ben de Bugs Bunny eldivenlere takılıyorum. Dilhan bir heves müjdeyi veriyor, "Biliyor musun bunların pijamaları da var, çok şeker." Tabii hemen al Dilhancığım hemen, o kadar seksi olursun ki, aynada kendine kendin bile inanamazsın. Deli misin be! Otuz yaşındayız artık, alooo! Bunları diyen ben, hemen bir yandaki stantta Heelys'leri görüyorum. Heelys ne mi? Altı tekerlekli spor ayakkabılar. Koşuyorsun koşuyorsun vııınnnn kayıyorsun. Çıldırıyoruz Dilhan'la. Stantta 10 yaşın üstünde kimse yok; bizden başka tabii... Tezgahtara soruyoruz, "Kaç numaraya kadar var bunlardan?" "40" demez mi? Ay alsak mı? Yok artık! Yürü Dilhan yürü, iyice aklımızı kaçırdık. Salona giriyoruz. Şahane bir buz pisti kurmuşlar...
İPEK VE İKİ ÇOCUK
Ooo Nurgül Yeşilçay dört çocukla oturuyor, Gani Müjde iki çocuk, İclal Aydın dört çocuk, Tuluhan Tekelioğlu üç çocuk... Bir de bize bak iki koca kazık! Halimiz rezillik!!! Aaa! Gözlerime inanamıyorum bu bizim İpek değil mi? (Hani mavi eşofman giyip Türk kahvesini içerken kahkahalar atan kankam) Sarı paltosunu giymiş, sağ elinde bir çocuk, sol elinde bir çocuk! Başımıza gelenler. Yuh! "İpeeek! Çabuk ver birini bana, bir insan bu kadar organize olsun, nereden buldun çocukları?" Yeğenleriymiş, vermedi... Kısmete bak ya! Yerimize geçiyoruz. Çürük diş misaliyiz... Olacak gibi değil. Arkamdaki junior yakışıklıya dönüyorum "Bizimle oturur musun?" Cevap, "Hayıııırrrrr, anneeeee!" Ve 'Bugs Bunny Buzda' başlıyor. Aman da danslar, Tweety, Bugs Bunny falan pek de tatlı derken; baktım fena halde Fransızım... Çocuklar çığlık çığlığa nasıl kuduruyorlar, nasıl eğleniyorlar görmeniz lazım.
BİP BİP DEĞİL MİK MİK!
Bu arada Bugs Bunny durmadan "Bip bip" diyor. Ya bu neden "Bip bip" diyor? Ne saçma, dur arkamdaki kıza sorayım, "Bu neden bip bip diyor şekerim?" Kız önce "Off" çekiyor sonra gözlerini tavana dikip "Bip bip demiyoooo mik mik diyooo bilmiyo musuuun!" Haaaa! Valla bilmiyorum, ben bu işlerden çakmıyorum. İyisi mi sağdan sağdan kaçayım da ortamı daha fazla bozmayayım. "Yürü Dilhan Longtable'a gidip fabrika ayarlarımızı yeniden kuralım şekerim..." Ya işte böyle, her duyduğun yere koşup gitmeyeceksin. Gecenin devamı yarın... Size Paris Hilton gençliği anlatacağım. Aklınızı kaçıracaksınız.