Git galaya, kaç eski sevgili ve onun yeni sevgilisinden köşe bucak, gel gündeme, konuşsunlar günlerce... Bu işler bu kadar basit mi? Cevap veriyorum: Evet basit! Kızımız pek zeki mi, topumuzu sulu götürür susuz getirir mi? Ona da cevap veriyorum (nedense bugün kendim pişirip kendim yiyorum): Fazlasıyla! Ben de oturmuş, kopan yapay gündem fırtınasını düşünüyorum. Bütün yaz yere göğe konulamayan kahramanımız Tuba Büyüküstün'ü düşünüyorum. Sevgilisiyle el ele, başrol oynadığı filme gelme hakkı olan Beren Saat'i düşünüyorum. Henüz izlemediğim film 'Güz Sancısı'nın gündeme böyle gelmesi iyi mi değil mi, onu düşünüyorum...

GALADA NE İŞİ VAR?
Magazin basınını asla suçlamıyorum. Eğer aynı galada başrol oyuncusu kadın Beren Saat sevgilisi Bülent İnal'la gelmişken, bir de kenardan adamın eski sevgilisi Tuba Büyüküstün pırtlarsa bu bir haberdir! Bunun magazine malzeme edileceğini artık beş yaşındaki çocuk bile bilir. Bu üçlü hadise günlerde magazin sayfalarını süsleyecektir. Burada Beren Saat'in, "Film hakkında hiçbir şey yazılmadı, yönetmenimizin fotoğrafı pul kadar bile girmedi" yakarışı yersizdir, amatörcedir, kabul. Magazin eklerinde neyi koyacaklardı? Filmin künyesini mi? Hayır! O, kültür-sanat sayfalarının işi. Ama bir de aynanın öbür yüzü var. Tuba Büyüküstün'ün o galada ne işi var sorarım ey dostlar! Besbelli haber olmaya, eski sevgilinin ve onun yeni sevgilisinin sinirlerini zıplatmaya gelmiş Büyüküstün.

KAFAYI TOSLARLAR
Filmle uzaktan yakından ilgisi yok. Neymiş? Tomris Giritlioğlu davet etmişmiş. Etsin! Sen de gelme! "Vizyona girince izlerim, şimdi filmin önüne geçmesin galaya gelişim" de hanım hanım. Tuba da bir oyuncu değil mi? Kendi filminin galasında dışarıdan alakasız bir oyuncu gelip, magazin bombası patlatıp rol çalsa, hoşuna gider mi? Gitmez! Ama eski sevgilisinin yeni sevgilisi Beren Saat'in filminde son dakikada başrole konmak onun çok hoşuna gitmiştir tabii. Kimse bana Tuba Büyüküstün'ün iyi niyetlerle o galaya teşrif ettiğini söylemesin. Yemezler... Ve maalesef bu kızcağızlar kuru gündem yaratmakla bir yere gelinemeyeceğini bilmezler. Halkın gözünde fena halde puan kaybettiklerini de hiç bilmezler. Kafayı toslaya toslaya elbet bir gün öğrenirler.