Bedava yaşamıyoruz bedava, nerdeyse hava bile parayla... Ama bir haberim var: Dilemek hâlâ bedava. Allah'a şükür şöyle, bir şeyi çok çok istemek bedava. Şimdi her yılbaşında ne yaparız? Kırmızı don giyip, nar patlatmaktan, tombala oynamaktan, televizyonun karşısına geçip ekrandaki ünlüleri çekiştirmekten bahsetmiyorum. Onların yeri ayrı... İlle de geçmiş yılın hesabını yapar, gelecek yıldan beklentilerimizi çiziktiririz değil mi? Yani en azından ben her yılbaşında bu işe girişim. Al eline kağıt kalemi yaz kızım. Beş kilo verilecek, spora düzenli gidilecek, ehliyet alınacak, zararlı adamlardan uzak durulacak, sigara bırakılacak... Cak da cak...
KABUĞU ÇATLATTIM
Her yıl aynı liste yazılır da her maddede duvara toslanır mı? Yahu bir insan 2004'ten beri her yıl ehliyet kursuna kaydolur, paraları bayılır da bütün sınavları kaçırır mı? Hep o beş kiloyla mücadeleden mağlup çıkar mı? Çıkar. Bakınız: Adı lazım değil baş harfi ben! O yüzden ben bu yeni yıl dilekleri durumunu artık değiştirmeye karar verdim. Geçen akşam bir arkadaşımın evinde yeni yıl yemeği yedik. Tanımadığım, tanıdığım ve yeni tanıştığım bir sürü insan uzun ve çok şık bir masanın etrafında toplandık. Sırayla yeni yıl dileklerimizi açıklayacaktık. Kimse ilk olmak istemedi, bendeniz cesur yürek her zamanki gibi atladı. O anda gerçekten 2009'dan ne istediğimi fark ettim. Önce 2008'i özetleyecektik. Hımmm... Özet mi? Keşke ben de bu bünyemi sağdan sola savuran senenin özetini yaşasaydım. Ama neredeee? Düşünelim bakalım 2008'de ne yaptım? Ben 2008'de kendime biraz daha yaklaştım. Kabuğu kıramasam da çatlattım.
İHTİMALLER ÇOKMUŞ DA...
Durdum baktım. Çok kızdım. Çok sevdim. Aşkımsı hallere girip, kendime rol biçtim. Oynadım oynadım sonra bir baktım ki, oynamaktan bıkıverdim. Acele ettikçe geç kaldığımı öğrendim. Hooop! dedim, koştur koştur nereye canım? 'Asla' dememeyi, direnmemeyi denedim. Direndikçe hayat da sana direnirmiş onu bildim. Aile çok önemliymiş, aile doğuştan sana verilen değil senin seçtiklerinmiş. Bak işte Leylamız doğmuş, ötesi berisi yalan olmuş. Emek vermezsen her şey kuru kalırmış. Öfke senin en büyük düşmanınmış. Haklının zamanı bolmuş. Bu devirde ihtimaller çokmuş da, o çoklukta tek olabilmek zormuş. Her şeyin sahicisi makbulmüş. Dikkatle dinlersen her şarkıda bir sen mevcutmuş. Aşkın kurallarını kim koyduysa bizimle kafa bulmuş... Bu liste öyle uzar gider sayın okur. Sen de yap, sen de yap! 2009'dan ne dilediğime gelince. Hani hem kendime hem cümlemize... Kalemim yettiğince. En başta sahicilik diliyorum. Kendimize karşı, çevremize karşı, duygularımıza karşı sahicilik! Şöyle sahici sahici arkadaşlıklarınız, aşklarınız olsun inşallah! Arkadaşlık demişken hepimize sarılınca kokusunu içine çekmek isteyeceğiniz arkadaşlar diliyorum. İyi gününüzü sizinle kutlayan arkadaşlar. Sonracığıma, malum hayat zor! Şöyle derin derin nefesler diliyorum. Eyleme geçmeden 10'a kadar sayabilmeler. İcap ettiğinde koy verip gitmeler "Canımız sağ olsun" diyebilmeler. En önemlisi kendime inanç diliyorum. Bir şeylere inanmazsam ben bu alemi çekemeyeceğim sevgili okur! Korkarım son günlerde kafayı bununla bozdum ama yine çiziktireceğim; birilerinin bana "İyi ki varsın" demesini diliyorum.
İSTERSEN DAĞLAR DAĞLAR
Seçenek bolluğunda yanında durmaktan yılmayacağım, elini tutunca uçacağım, düzen öyle istiyor diye değil, biz istediğimiz için 'olacağımız' bir aşk diliyorum. Ben bu yıl geçmişten kurtulup yeniden doğabilmeyi diliyorum. Ya siz? Dile, sen de dile umut dolu okur. Unutma, sen istersen olur. İstersen dağlar dağlar yerinden oynar oynar. Hadi hepimize iyi yıllar!