Sonunda buldum! Sen de duy yeni yıla hazırlanan pek kıymetli okur! Mutsuzluğumuzun, yalnızlığımızın, gerçekleşemememizin, eksikliğimizin, şu içimizdeki boşluğun sebebini buldum. Yani boyumdan büyük laflar edesim yok ama buldum galiba. Evet, evet! Arkadaşlıkta ya da aşkta fark etmez; duygularımız sıradan, maalesef fazlasıyla sıradan... Söylediğimiz sevgi sözcükleri lafta. Sözler, duygular, bağırlara basmalar artık aklınıza ne geliyorsa hepsi anlık, hepsinin içi çürük sanki.
YERİMİZ DOLMASIN!
Hani o sizin en yakınınız zannettiğiniz arkadaşınız var ya; "Sen benim canımsın", "En sevdiğim dostumsun" diyen arkadaşınız var ya; ona en çok ihtiyaç duyduğunuz anda buharlaşıp uçuveriyor aniden.... İyi gününüzde rezervasyonlar ağzına kadar doluyor ama o içinizin en çok sıkıldığı anda, bir anda masalar boşalıveriyor. Neden? Neden? Herkesin bir işi, bir derdi ya da mutlaka 'dostunun' elini tutmaktan daha iyi bir planı oluyor. Hazır plan demişken, niçin her şey plan üzerine dönüyor? Planlar, hesaplar, kitaplar niçin bitmiyor? Beri yandan da herkes eşsiz olmak, alternatifsiz olmak istiyor. Allah aşkına birinin de kalbindeki yerimiz dolmayıversin canım! Ama nerede? İnsan birilerinde iz bırakmak istiyor. Sonra bakıyor, uzun uzun bakıyor da izini bulamıyor.
BU KADAR KOLAY MI?
Hani o her gece sarılıp uyuduğunuz sevgiliniz var ya... Ayları, yılları paylaştığınız... İşte onunla et ete uyumadınız mı? Size annenizden bile yakın olmadı mı? Göğsünde ağlamadınız mı? Birlikte olduğunuz anlarda tüm dünyadan kopmadınız mı? Bir sürü şey vaat etmediniz mi birbirinize? Teriniz, kokunuz, tutkularınız karışmadı mı? Çok güzel! Güzel de şimdi kim bu yabancı? (Şarkı girer: Kim bu gözlerindeki yabancıııı?) Bir küçük anlaşmazlıkla neden her şey rafa kalktı? Öküz öldü, ortaklık niye bozuldu? Hani sensiz uyuyamazdı? Hani siz onsuz hayattan tat alamazdınız? Her şey koca bir şaka mı? Kesip atmak bu kadar kolay mı? Bir anda ne olmuş?
DUYGULAR SIRADAN!
O en yakınınızla yolda karşılaşınca göz göze gelmemek için taca kornere bakar olmuşsunuz? Sürpriz, sürpriz sürpriz aşkııım! Günde on kere konuştuğunuz adamla öylece kopmuşsunuz işte.... Sonra hayatlarınıza yeni insanlar girmiş. Hatta, hemen o ayrılık dakikasında girmiş. Aşkınız ne kadar da kıymetliymiş... Artık o, size söylediği sözleri yenisine söylermiş. Aynı hayalleri yenisiyle kurarmış. Bu ne biçim hayatmış? Yoksa duygularımız yalan mıymış? İnsan düşünüyor, düşünüyor da işin içinden çıkamıyor; değil mi canım okur? Evet! Duygularımız sıradan, aşklarımız sıradan, dostluklarımız sıradan... Yaşam felsefemiz belli: 'Nerede tırak orada bırak, sıradakine bak!'
HAYATTAN İZİN ALSAK...
İlişkilerimize değer vermiyoruz. Alternatifler gırla olunca şimdi kim değerle ya da emekle uğraşacak değil mi? Bu pek hareketli, pek değişken ve pek de sahte hayatımızda yuvarlanıp gidiyoruz. Üstelik, iyi halt ettiğimizi zannediyoruz... Sonra akşam eve geliyoruz. O şişik telefon rehberimizden bir kişinin bile sesini duymak istemiyoruz. Kimse gerçekten sormuyor, 'Nasılsın?' diye... Yalnız başımıza bir film koyup, saatleri geçiştiriyoruz. 'Yahu acaba ben nerede yanlış yaptım?' diye kendimize soruyoruz. Cevaplar karışıyor... Artık boş vaat duyasımız gelmiyor, karşıdakine inancımız tükeniyor. Yüksek müsaadesiyle hayattan izin almak istiyoruz da, izin bir türlü çıkmıyor. Birileri bize ya da biz birilerine 'İyi ki varsın' demeden, bunu hissettirmeden her şey yarım kalıyor.