Bu dünyada herkes doğru olacak diye bir şey yok. Herkes nizami yaşayacak, her kurala uyacak, her dakika örnek tavırlar sergileyecek diye bir şey de yok. Zaten aslında 'mutlak doğru' diye bir şey de yok; o, bizim kafamızda yarattığımız bir algı sadece.
Misal, Zinedine Zidane'ın 2006 Dünya Kupası maçında Marco Materazzi'ye kafayı çakması ve futbol kariyerini bu şekilde noktalaması doğru muydu? Sizi bilmem ama bence nefis bir şeydi. Belki çoğunuz, dünyaya örnek olmuş bir futbolcunun, daha soğukkanlı hareket etmesi, centilmenliği elden bırakmaması gerektiğini düşündünüz ama bence fena halde yanıldınız.
Zinedine Zidane, biri ailesine küfrettiğinde, içinden gelen tepkiyi verdiği için seviyordunuz onu.
Etrafa göre değil, kendine göre yaşadığı için bu kadar büyüktü zaten. Size göre doğru olmayabilirdi, olmak da istemedi zaten; ama herkese göre çok büyüktü...
ÇİZGİ DIŞI YAŞADILAR
Misal Garrincha. Çoğunluğa göre futbolcu olarak Pele'den çok daha yetenekliydi. Ama bilinen anlamda doğru bir adam değildi. Alkol ve sigara bağımlısıydı, gece hayatını sever, antrenmandan nefret ederdi. Ama halk onu çok severdi.
Bir gün Pele'nin arabasıyla Rio sokaklardında kırmızı ışıkta durduklarında, yanlarına eli silahlı bir soyguncu yaklaştı. Silahını Pele'ye doğrultup cebindeki tüm parayı vermesini istedi. Yan tarafta oturan Garrincha adama bakıp, "Ne var ahbap, ne istiyorsun?" dedi. Garrincha'yı gören hırsız hemen özür dileyerek uzaklaştı oradan. Garrincha doğru bir adam değildi belki, ama coğrafyasındaki her canlının taptığı bir adamdı.
Kurt Cobain, Jimi Hendrix, Janis Joplin... Ve son olarak da Amy Winehouse. Hayatı, uyuşturucu ve alkol alışkanlığı, son İstanbul konserini iptal etmesi... Doğru ve mutlu bir dünyaya hitap eden, öğretici bir yazı yazmak için ne de çok sebep var aslında. Misal, Hürriyet gazetesi, bir yazarının Amy Winehouse'un öleceğini önceden tahmin ettiğini, ballandıra ballandıra taşıdı sayfalarına.
Hepimiz Amy Winehouse'u neden sevdik biliyor musunuz?
Yaşasaydı, bu günlerde arkasından yazılan "Ah kızım, vah evladım" içerikli yazıların hiçbirini okumayacağı için. Amy Winehouse, popüler kültürün bir öğesi olmadığı için sevdik onu.
Uyuşturucuyla başının belada olduğunu biliyordu. Yani sadece o kahin Hürriyet yazarı değil, kendisi de farkındaydı başına geleceklerin ama takmadı. Nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşadı. Popüler kültürün bir ikonu olmak istemedi. Standartların dışında yaşayanları da kendinden kabul eden İngiltere'de büyümesi, ilahi bir tesadüftü aslında; saçını onun gibi yapan binlerce genç görürsünüz bugün Londra sokaklarında.
ONU BU KADAR SEVMEZDİK
Amy Winehouse, bize öğretilen anlamda doğru değildi, evet. O, öğleden sonra kuşağı yapmacık sesleriyle, "Şu uyuşturucudan, alkolden vazgeçseydi ne iyi olurdu. Bomba gibi de sesi vardı!" diyenlerin anlaması gereken nokta da bu zaten. Emin olun, sizin istediğiniz gibi olsaydı, onu bu kadar sevmeyecektiniz.
Zidane, Garrincha, Kurt Cobain, Jimi Hendrix... Ve Amy Winehouse. Doğru olmanın değil, bildiği gibi yaşamanın peşinde oldukları için bu kadar sevildiler.
Unutmadan, bana doğru nedir, hâlâ anlatabileceğinizi düşünüyor musunuz?