Twitter'da birbirlerine barış çubuğu uzatmışlar, sonunda gençliklerindeki gibi birlikte dondurma yemeye gitmeye karar vermişler.
Seren Serengil ile Gülben Ergen'den söz ediyorum.
Seren'in kanayan yarasını bildiğim için, pek bir anlam veremedim bu gelişmelere.
Daha geçen yıl "İçindeki savaşı bitir" gibi bir şeyler yazmıştım. Seren binbir sitemle, "Beni anlamıyorsun. Yaşadıklarımı unutmam, affetmem mümkün değil" demişti.
Dün aradım. "Neler oldu? Doğru mu bunlar?" diye sordum. "Evet" dedi.
Peki ne oldu da Seren'in kalbi yumuşadı. "Çünkü ben artık bütün fazlalıklardan sıyrıldım. Kendi kendime mutlu olmayı öğrenince rahatladım, kalbim yumuşadı, unuttum" dedi.
Seren'in hamilelik haberleri duyulduğunda Gülben, "Tam emin olmamakla beraber, sevinsinler, mutlu olsunlar" diye yazdı.
Seren de "Bu mesajın, bana yazıldığını anladım. Aslında o, hep zeytin dalı uzattı ama görmeyen bendim.
Onu çok sevdiğim için çok kızmıştım.
Mutlu olsunlar mesajı yazınca; ben de 'Belki beraber dondurma yeriz' diye tweet attım.
Eskiden o hep çalışmak isterdi, ben de 'Haydi Moda'ya dondurma yemeye gidelim' diye tuttururdum. Üstü açık arabam vardı; biner, Dondurmacı Ali'ye giderdik. O günler aklıma geldi, onun için 'Belki dondurma yeriz' dedim. Çünkü dondurma dediğim anda, o da o eski güzel günleri hatırlayacaktı" dedi.
BUGÜN ONU ARAYACAĞIM
"Peki kim, kimi arayacak? İstersen ben sizi buluşturayım" dedim.
Amaç konu uzamasın, kesintiye uğramasın...
Seren, "Bugün Gülben'i arayacağım" demesin mi?
Bir ay önce bir benzinciye girmiş ve bir Gülben Ergen CD'si almış Seren.
Kasadaki görevli bile şaşırmış, "Siz Gülben Hanım'ın albümünü mü alıyorsunuz?" diye.
Ben de şaşırdım... Ama sevindim.
Affettikçe hepimiz büyüyor, gelişiyor, güzelleşiyoruz. Şimdi bu buluşmanın nasıl geçtiğini, neler konuşulduğunu öğrenmek için merakla bekliyorum.