İçimizde bu kadar renk, bu kadar ses nasıl var diye şaşırıyor insan bazen. Her adımda bir renk cümbüşü var. İnsana kendini mutlu ve enerjik hissettiriyor. Arada bir gidiyoruz, dolaşıyoruz, "Aaa" diye hayretler içinde yeni bir şeyler keşfediyoruz. Bu kez rotamız Kapalıçarşı- Mahmutpaşa ve Mısır Çarşısı oldu. Mahmutpaşa kapısından çıkıp aşağılara doğru yürürken arkadaşlarla kendimizi tuhafiyecilerin büyüsüne kaptırdık. İçimizde en yaratıcı olanı ne bulduysa aldı; boncuk, ponpon, dantel parçalar, renkli düğmeler, kurdeleler... (O küçücük dükkanlarda neler var neler.) "Ne yapacaksın?" dedim. Bakın neler yapıyormuş... "Beyaz bir tişört alıyorum, üzerini fiyonklarla süslüyorum. Eski ve kullanmaktan sıkıldığım elbiselerimin kollarına ve yakalarına fırfırlar dikiyorum. Kimi kıyafetlerin düğmelerini değiştiriyorum. Aklıma gelen her şeyi uyguluyorum. Hem yaparken kafamı dinlendiriyorum hem de kıyafetlere para harcamaktan kurtuluyorum... Benim gibi bir alışveriş canavarına terapi gibi geliyor" dedi. Bana da bir heves geldi. (Yoksa hepimizin içinde bir Coco ruhu mu var!) İşin şakası bir yana, Mahmutpaşa, Kapalıçarşı ya da Mısır Çarşısı insanın yaratıcılığını uyandırıyor. Her türlü malzemeyi, en ucuza buluyorsunuz. En umulmadık şeylerle karşılaşıyorsunuz. Ve kendinizi iyi hissediyorsunuz... Büyük alışveriş merkezlerinde yaptığınız alışverişlerden sonra içinize düşen pişmanlıktan eser yok buralarda...