Gazeteci arkadaşım Ece Vahapoğlu, resim dersleri aldığını söyledi. "O zaman ilk tablonu benim için yapar mısın?" dedim. (Ne şımarıklık ama!) "Günün birinde meşhur bir ressam olursam, sendeki ilk tablo çok önemli olur" dedi, aramızda gülüştük. Bir ay bile geçmeden bir baktım Ece telefonda, "Tabloyu bitirdim" diyor. Arkasına da çok güzel bir not yazıp göndermiş. (Benim için gerçekten çok özel bir hediye oldu.) Şahane kırmızı güller yapmış Ece. Özendim. İşin dışında bir şeyler yapabiliyor olmaya çok özendim. Dikilitaş'taki özel atölyesinde çalışmalarını sürdüren ressam Sami Eryiğit'ten ders alıyormuş. Kara kalemle başlamış, yağlı boyaya geçmiş. Ve hocadan pek çok ev hanımı ders alıyormuş. Benim de içime bir heves geldi, bakalım başarabilir miyim?