Önceki akşam AKP Beşiktaş Belediye Başkan Adayı Sibel Çarmıklı için bir davet verildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı Conrad'daki büyük davetin aksine daha mütevazı bir geceydi bu. Kalabalık olmadığı için de daha samimiydi, herkes birbiriyle sohbet etme imkanı buldu. Biz de Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ile tanıştık, kısa süre sohbet ettik. Her ne kadar altının çizilmesini istemese de, Bakan Çubukçu'nun son derece şık olduğunu belirtmeliyim. Bakan Çubukçu, giyim kuşamının medyaya konu edilmesinden rahatsız. Aslında anlattıklarını dinleyince haklı olduğuna karar verdik. Diyelim ki, çok önemli bir organizasyona katılmış, o toplantıdan medyaya yansıyan sadece giyimikuşamı oluyormuş. Bu da pek hoş değil tabii. Ama yine de bence mecliste bir kadın milletvekilinin şıklığından söz edilmesi önemli. Hatırlayın, Çiller Başbakan olduğunda nasıl farklı gelmişti bize. O kadınsı duyarlılığın ve tavrın hayatın her alanına etki edeceğini düşünmüş, umutlanmıştık. Sonra ne oldu! Erkeklerin dünyasında onlar gibi olmaya, onlar gibi davranmaya başladı. Vücut dili bile değişti. Büyüsünü yitirdi. (En azından benim için öyleydi.) Oysa kadınların rengine, sesine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. "Seçimlere birkaç gün kala bunlar da bir siyasetçi ile konuşulacak konular mı?" diyenler olabilir. Eee, ne yapalım. Ben magazinciyim ve hayatın en 'renkli' renkleriyle ilgileniyorum. Hem böylesi bana daha sahici geliyor. Bir kadın, üstelik de siyaset yapan bir kadın, o tempoda, kendine ve çevresine ve yaptığı işe saygısı gereği kılığına kıyafetine de dikkat ediyorsa, yani her şeye rağmen kendini unutmuyorsa, şahane bir şey bu. Bakan Çubukçu ile konuşurken, siyaset daha sevimli geldi gözüme.