Madem Sevgililer Günü ile başladık, çok fazla sevgilisi olan bir erkeğin yaşadıkları ile devam edelim. Genç bir arkadaşım, bir cumartesi gecesi eğlencesinin sonunda, sabaha karşı evine dönüp hüngür hüngür ağladığını anlattı. Şaşırtıcı değil mi? Ben de şaşırdım önce. Ama sonra onu o kadar iyi anladım ki! Sözünü ettiğim genç arkadaşımın her zaman iki-üç sevgilisi oluyor. Zaman zaman trafiğin karışmaması için büyük mücadeleler veriyor. İşte yine öyle yoğun dönemlerinden birinde çıkmış İstanbul gecelerine... Önce biriyle buluşmuş, ardından bir başkasıyla. Bu arada Ankara'daki sevgilisi de sürekli arıyormuş. Bunalmış, bunaldıkça içkiye sarılmış. Gecenin o gürültüsünden koptuğunda neredeyse sabah olmuş. Evine gelmiş. Ve bir anda ağlamaya başlamış. "Niçin?" diye sordum. "Kendimi o kadar yalnız, o kadar anlamsız hissettim ki" dedi. İşte budur... O çok hareketli, o çok sevgilili hayatların anlamı tam da budur; anlamsızlık!..