Elvan Demirkan'ı gazetemizde 'Açık Düşünce' köşesinden tanıyorsunuz. Geçenlerde 'Erken Akıllan Geç Yaşlan' adlı yeni kitabını verdi. Hemen merakla sayfaları karıştırmaya başladım... Elvan'ın dediği gibi "Gerçek hayatı yaşamak yerine, hayatla mücadele ediyordum" sözü hangimizin hayatının gerçeği değil ki? "Taşıdığımız yükün ne kadarına ihtiyacımız var?" diyen Elvan, soruları art arda sıralamış: 'Gün içinde seçtiğiniz aktivitelerde ya da ilişkilerinizde, artık taşıyamadığınız ama kontrolü elden bırakmak istemediğiniz için de salıveremediğiniz birkaç şeyi bırakmaya ne dersiniz?' Örneğin anneniz ile eşinizin ilişkisini yönlendirmeye çalışmanız gibi, 'ayıp olacak' derdiyle birisine 'hayır' diyememek gibi, siz bir yolu tercih ederken arabayı kullanan eşinizin bir başka yolu tercih etmesine sinir olmak gibi, herkes öyle yapıyor diye hep marka giymeye şartlanmak gibi, çocuğunuzu bir hafta içinde en az üç aktiviteye yazdırma zorunluluğunu hissetmeniz gibi... Bir yere yetişmeye çalışırken arabanız bozulduğunda dünyanın sonu gelmiş gibi tepki göstermek, marketteki sıradan, çocuğunuza aynı şeyi iki defa tekrar etmek zorunda kalmanızdan telefonda bekletilmeye kadar bir sinir harbi içinde yaşadığınız küçük küçük ama vazgeçemediğiniz, daha da kronikleşen takıntılar... Hani yeni yıl gelirken, herkes kendiyle ilgili yeni kararlar alır. Ve başlamak için de bir adım gerekir hani. Öyleyse Elvan'ın kitabıyla kendinize bir göz atın!..