Geçen hafta National Geographic'de enfes bir belgesel başladı, Zihin Oyunları ismiyle...
İnsan beyninin nasıl komplike bir aygıt olduğunu, hayatımıza ve duygularımıza nasıl yön verdiğini ama gerçekte yanıltılmasının ne kadar kolay olduğunu şaşırtıcı deneysel örneklerle ortaya koyuyor.
İlk bölümün konusu 'korku' kavramıydı. İlk bakışta en gereksiz duygu gibi görünen 'korku'nun aslında ne kadar faydalı olduğunu bu belgeselde öğrendim. Beyin, bir tehlike karşısında iki emir veriyor. 'Kaç!' ya da 'Savaş!' İşte en kritik anlarda insanın hayatını kurtaran da bu...
Tabii ki ömür, insana Allah'ın biçtiği vade ile sabit. Ama hayatı riske girdiğinde insan vücudunun korku yoluyla kendini koruma altına almak için gösterdiği inanılmaz reaksiyonlar da Allah'ın bir hikmeti.
Belgeselde korkunun 'insanlığı' nasıl olumlu yönde değiştirdiğinin de altı çizildi. Düşünsenize, Amerikalılar'ın 'Rus korkusu' yüzünden insanlar aya ayak bastı. Karanlık korkusu, Edison'a ampulü icat ettirdi. Peki ya hastalıklardan bu kadar korkmasak, tedavi yöntemlerini nasıl bulabilirdik ki?
Bazı durumlarda korkunun ecele faydası oluyor galiba...