Bugünün Saraylısı beni iyiden iyiye sarıp sarmalamaya başladı. Cumartesi gibi gözümün hep şov programı aradığı bir günde bile beni cezbetmeyi başarıyor. Bunda, Selçuk Yöntem'in 'şiir gibi' oyunculuğunun yanı sıra Ayşen karakterini canlandıran genç oyuncu Cansu Tosun'un müthiş inandırıcı ve 'sahici' performansının da rolü büyük. Ama bu köşenin okurları huyumu iyi bilir; bir diziyi ne kadar çok seversem, o kadar çok titizlenirim. Bu hafta da Ayşen'in Boğaz kıyısındaki koca yalıdan çıkıp bir daha evini bulamaması bana pek inandırıcı gelmedi. Bunun için çok gelişmiş bir navigasyon yeteneğine ihtiyaç yoktu. Önce kıyıyı bulacaksın, sonra köprüyü kerteriz alıp yalıyı...
Bir de onca fırtına kıyamette, balıkçı teknesindeki naylonun altında mışıl mışıl uykuya dalıp teknenin motorunun çalıştığını, hareket ettiğini anlamamak için 'kış uykusuna' yatmak gerekir. Ayrıca sadece teknenin bulunduğu 30 metrekareye yağan yağmur -ki karanlık denizde çekilen görüntü bunu açıkça deşifre ediyordu- bana Pembe Panter'in tepesinden hiç ayrılmayan o mendebur bulutu hatırlattı!