SONBAHARDA baharı yaşıyoruz. Ben bu 'iklimi' çok sevdim.
Yok yok, Kasım ayının ortasında yaşadığımız ve bir türlü göğü terk etmeyen şu pastırma yazından söz etmiyorum.
Benim keyfini çıkarmaya çalıştığım, Güneydoğu'da yaşanan 'barış' iklimi...
Diyarbakır nasıl da çiçek açtı hafta sonunda.
Mikrofonlara, kameralara konuşanların dilinden en çok 'barış' kelimesi döküldü. Düne kadar birbirlerinin kılık kıyafetine bile tahammül edemeyenleri kol kola yürürken görmek ne güzeldi. Barış öyle bir doping oldu ki damarlara, İbrahim Tatlıses'i bile dimdik, o özlediğimiz gür sesiyle çıkardı karşımıza. Şivan Perver ile 'Ağlama'yı Kürtçe söylerken, sadece protokoldekilerin gözyaşı akmadı. Yitip giden onca canın ardından yakılan ağıt, kanı gözyaşı ile yıkamak istercesine döküldü Diyarbakır caddelerine...
İnşallah bir daha ağlamaz analar...
Barış için herkes, hepimiz çok ağır bedeller ödedik. Olan biteni unutmak kolay değil elbet. Ama yaslı başlarımızı yerden kaldırıp ileriye doğru bakmayı beceremezsek, yeniden tökezleyeceğiz.
Gelin, bu bahar hep birlikte, aynı dalda tomurcuklanalım...