HEM de nasıl... Televizyonda güzel şeyler bulup keyfini çıkarta çıkarta yazmak için fırsat kollayan kulunuzu son dönemde en çok Avea kampanyaları mutlu ediyor.
Geçen yıl, hayatında hiç maça gitmemiş 1000 çocuğu bir günlük 'İyi Taraftar' eğitiminin ardından maça götürerek, centilmenliğin tohumlarını atan GSM firması; Fenerbahçe-
Galatasaray derbisinden önce yayına soktuğu 'Kral ve Sinyor'un Hikayesi' adlı reklamla bu alandaki hizmetini sürdürdü.
Metin Oktay ile Can Bartu'nun 44 yıl önce forma değiştirdikleri görüntüler; Halit Kıvanç'ın eşsiz anlatımıyla gönüllere kazınırken, belki de son derbinin bu denli centilmence yaşanmasında en önemli payın sahibi oldu.
Avea, Neşet Ertaş'ın ölüm yıldönümünde Bozkırın Tezenesi'ni de unutmadı.
Gönül Bağı adlı şahane bir türkü albümünü ve Ertaş'ın hayatı ile eserlerinin enfes bir dille anlatıldığı kitabı sanatseverlerin beğenisine sundu. Gönül Dağı'nın Yıldız Parkı'ndaki lansmanına koşa koşa gittim. Birbirinden yetenekli dört genç icracı, Gönül Dağı'nın içinden volkan gibi fışkırdığında, Neşet Ertaş'ı ne çok özlediğimin farkına vardım. Bütün salon, hep bir ağızdan 'Neredesin Sen'i söylerken, gerçekten de onun bıraktığı boşluğun içinde yolumuzu arar gibiydik.
Genç saz ustalarından biri, büyük usta ile sohbetini anlattı.
Muhabbet sırasında söz dönüp dolaşıp etnik köken ve mezhep ayrılıklarına gelmiş.
Ertaş, tek cümle ile her şeyi özetlemiş: "Milleti ayıran, kendini ayırır..."
Türkiye'yi tam ortasından; doğudan batıya, kuzeyden güneye iki çizgi ile bölün; çizgilerin kesiştiği noktada karşınıza Neşet Ertaş çıkacaktır.
O, Diyarbakırlı'nın da, İzmirli'nin de, Sinoplu'nun da, Antalyalı'nın da ortak paydasıdır.
Yıldız Parkı'nın tepesindeki Vera'da düzenlenen türkü şöleninde gözüm hep karşımdaki ışıl ışıl Boğaz Köprüsü'ne takıldı. Koca kıtaları bile hem denizin üzerinden, hem de altından birbirine düğümleyen bu milleti birbirinden ayırmak, sanıldığı kadar kolay değildi.
Yeter ki, Neşet Ertaş gibi iki yakayı birleştirecek 'fermuar kopçaları' olsun...