Tribün lideri olarak tanımlanan kişiler arasında yuvalanan bazı kötü niyetli insanların; statları, salonları nasıl patlamaya hazır barut fıçıları haline getirdiğini, kulüpleri nasıl haraca bağladığını, tehdit ve şantaj ile nasıl camialara egemen olmaya çalıştıklarını Beşiktaş -Galatasaray derbisinin ardından başlatılan adli takibat sonunda daha net gördük.
Adeta çete reisi gibi faaliyet gösteren, etraflarına topladıkları çapulcular ile kulüpleri yasadışı rant sağdıkları bir şapşal ineğe çeviren, rant bölüşümü için fraksiyonlara ayrılıp birbirlerinin bile boğazına sarılan bu kişilerin kökünün kazınması gerektiğine inanıyor ve hükümeti bu konuda verdiği mücadelede sonuna kadar destekliyorum.
Gerçekten futbol sevgisini, forma ve kulüp aşkını gözetmek, tribünlere renk getirmek adına faaliyet gösterenleri tenzih ederek söylüyorum ki; adına 'taraftar grubu' denilen ama çirkin siyaset ve yasadışı rant gayesiyle kışkırtıcılığa soyunanlar, futbolun içinden tek tek, cımbızla ayıklanana kadar pes edilmemeli. Tribünde birbirini öldürecek kadar gözü dönen, "Bedava bilet vermezseniz, sahaya girer kulübe ceza aldırırız" diyecek kadar pespayeleşen bu çapulcuları saf dışı bırakmak için sadece polisiye tedbirlerin yeterli olmayacağına da inanıyorum. Gerçek sporseverler bu kişileri tribünlerde öyle yalnız, öyle güçsüz bırakmalı ki; iyot gibi açığa çıkmalılar.
Eğer şikeyle, dopingle, şiddetle, sinsi siyasetle batağa dönüştürülen futbolun üzerimize sıçrayan çamurlarından arınmak istiyorsak, işe 'tribünleri çitileyerek' başlamalıyız.