Şanslı Masa, Yap Bakalım, Baston Takımı ve şimdi de Kızma Kazan...
Eğer bir caddeyi boylu boyunca geçip de, herhangi bir televizyon programına şakalanmadıysanız; son derece şanslı sayılırsınız. Zira bu tür şaka programlarının bolluğu nedeniyle hepimiz kendimizi Truman Show'daki adam gibi hissetmeye başladık.
Şaka kameralarının çokluğu yüzünden hepimiz acayip bir paranoyaya kapıldık.
Kanal D'nin yeni yarışması Kızma Kazan da, Star'da aynı saatte yayına giren Yap Bakalım gibi bir 'sinir testi' yarışması. İşkenceye dayandığınız sürece para kazanıyorsunuz.
Yarışmacılar kamera önünde, bizlerse ekran başında davul zarı gibi geriliyoruz. Ama Kızma Kazan'ın olumlu bir yönü var. Sabrın ve sükunetin insana daima 'kazandıracağına' inandırıyor hepimizi. Hele kendisini bir televizyon yarışmasında sanan Hasan Bey vardı ki, yerinde sabır taşı olsa ortasından çatlardı. Ama bizimki 'çıldırtıcı' bir sabra sahipti ve sonunda mükafatını gördü. Sevgilisini, program sunucusuna kaptırmak üzere olan talihli/talihsiz genç kızın içine düştüğü durum ise kazandığı 3 bin lira ile tazmin edilecek gibi değildi doğrusu...
Bu arada benim kayığı tam 31 günde boyayıp tüm yaz sezonunu balıkçı barınağında geçirmeme vesile olan ve bu maharetiyle(!) bana Hz. Eyüp sabrı kazandıran Küçükkuyu Limanı'ndaki Ali Usta'ya da selam olsun. Bana en az dört kez "Acaba Kızmadan Kazan yarışmasında mıyım? Kameralar nerede peki?" diye düşündürttü de...