FARUK Bayhan, televizyon dünyasında 'duayen' sıfatını hakkıyla taşıyan birkaç isimden biridir.
Faruk Ağabey ile dostluğumuz, Antalya Televizyon Ödülleri jürisinde beraber çalıştığımız son dört yıl içinde iyice pekişti. Geçen yıl da Bloomberg kanalında sunduğu İkonoskop programına konuk olmuştum.
Programın reklam arasında "Faruk Ağabey, televizyon dünyasında harcadığın bu kadar mesainin, yaşadığın bu kadar anının tortusunu bir kitapta toplamanın zamanı gelmedi mi? Yazacakların bizim için bir başucu eseri olacaktır. Bunu hak etmiyor muyuz?" diye sormuştum. O da "Acele etme, hazırlıklarım sürüyor" demişti.
'İkonoskop: Televizyon Dünyam ve Sevgili Dostlarım' adlı kitap, nihayet Doğan Kitap'tan çıktı. İçinde İkonoskop programına konuk olan televizyon dünyasının ünlülerinin ilginç sözleri yer alıyor ama beni en çok cezbeden, kitabın başındaki 'Televizyonun 40 Yılına Bir Bakış' adlı bölüm oldu. Faruk Ağabey keşke işin kolayına kaçıp program kayıtlarını kağıda dökeceğine, tamamen kendi izlenim ve yorumlarından oluşan bir kitap yazsaydı diye düşündürdü bana.
Televizyonun 40 yılında neler yok ki?
40 yıl içinde televizyon dünyamızın nereden nereye geldiğini öyle ironik anlatımlarla hicvetmiş ki Faruk Ağabey; bayıldım.
Üstelik bunu yaparken, 'Aman birlikte çalıştığım eski dostlarım alınmasın, gücenmesin' kaygısını da hep yüreğinde hissederek yazmış.
İşte kitapta yer alan onlarca anıdan yalnızca bir tanesi: "
BIRAK, BEN TAŞIRIM"
"Aydın Doğan'ın küçük kızı (Begümhan) Kanal D'de staj yapmak istiyordu. Oğuz Koloğlu program müdürüydü, yanıma çağırdım ama Aydın Bey'in kızı olduğunu söylemedim; normal biri gibi bir şeyler öğretmesini istedim.
Oğuz'a "Bu yeni arkadaşımız staj yapacak" dedim. Emrivaki olunca, program müdürlerinin biraz canları sıkılır. "Aşağıda çalıştıracaksın; kurgu dahil, her şeyi öğrensin" dedim. Begümhan'ı almış, bantları taşıması için vermiş ve Begümhan'a "Faruk Bayhan'ı nereden tanıyorsun?" diye sormuş. Begümhan da "Babamın arkadaşı" demiş. "Baban kim?" diye sorup "Aydın Doğan" cevabını alınca; Oğuz "Ver kasetleri, ben taşırım" demiş!"
İKİ AY ERTELENMESİNE..."
Bir başka anı, darbe dönemiyle ilgili...
12 Eylül'den sonra TRT'nin başına getirilen Macit Paşa ve Behçet Paşa, aralarında Faruk Bayhan'ın da bulunduğu TRT yöneticilerini çağırıp "Dünya Kupası'nın programını yaptınız mı?" diye sormuşlar.
Faruk Bayhan maçların iftar saatine denk geldiğini, bu nedenle zorlandıklarını söyleyince Paşa, "Yaz" demiş...
"Bu karşılaşmalar, İslam'ın önemli ayına, Ramazan'a denk geldiğinden bu maçların iki ay ertelenmesi konusu..."
Eh, emir demiri keser ya, gönülsüz de olsa yazıyı FIFA'ya göndermişler...
FIFA'nın, UEFA'nın bizim takımlara hıncı, o günlerden miras olmasın sakın?