Ortalık kamu spotundan geçilmiyor. Her bakanlık kendi alanıyla ilgili bir ya da birkaç kamu spotu hazırlatıp ekranlarda döndürüyor. Obeziteye karşı klip, ne idüğü belirsiz bitkisel ilaçlara karşı kısa film, sigaranın zararlarını işleyen spot, büyük baş hayvanları aşılamaya yönelik kampanya, trafik canavarına dur diyen film vs...
Ama en önemli toplumsal meselenin 'kamu spotu' yok!
Hangisinin mi?
Barış sürecinin...
Hükümet, akil insanlar grubu kurdu. Onlar kendi sorumluluk alanları olan bölgelerde halka 'barışın ne büyük bir ihtiyaç olduğunu' anlatacaklar. Mutlaka sürece olumlu katkısı olacak ama yetmez.
Bu konuda 'televizyonun gücü' mutlaka kullanılmalı. Toplumun sevdiği, saygı duyduğu, özüne sözüne güvendiği, sempati beslediği ünlüler 'Neden barış?' başlığı altında üç cümle söylesinler. (Acun da olur, Metin Akpınar da... Ali Ağaoğlu da olur, Fenerbahçe'nin unutamadığı Alex de...)
Konuşmalar; çarpıcı görüntüler, hatta canlandırmalar ile desteklensin. Emin olun; kapı kapı, köy köy, kahve kahve dolaşacak akil insanlardan çok daha büyük etkisi, katkısı olur.
Sadece ünlüler mi?
Asker ocağında ya da dağda evladını yitiren anne-babaların, asker ya da mankum yolu gözleyen yavukluların, ana-baba hasretiyle yürekleri kavrulan miniklerin birer cümlesi bile çok kıymetli.
Söyleyin dostlar, bugün bize bundan daha lazım 'Kamu spotu' var mı?
Madem beyin cimnastiğine giriştim, işi bir adım daha öteye götüreyim:
Hep yazar, söylerim. Bizim memlekette halka bir şeyler söylemenin, onları ikna etmenin en kestirme ve etkin yolu dizilerdir. Mesajı, dizi köftesinin içine hap gibi tıkarsanız, herkes yutar.
Devlet finans sağlasın; bu işe en uygun, en 'akil' yapımcı, yönetmen bulunsun. En güçlü oyunculardan bir kadro oluşturulsun ve 'barışın' dizisi çekilsin.
Sadece TRT'de değil, ne kadar iri kıyım kanal varsa; hepsinde aynı gün, aynı saatte yayınlansın.
Hamasete prim vermeden, etnik ayrımcılığın sığlığını değil, bir arada yaşamanın erdemini ortaya koyan, barışa hizmet eden ama ütopik olmayan, projeksiyon sunan ama masal anlatmayan, mesaj vereceğim diye didaktik kuruluğa saplanmayan ama ille de televizyonculuğun kurallarını yerine getireceğim diye reytingin dümen suyuna kapılmayan bir dizi...
Var mısınız?