Haberin tam ortasına düşmek diye buna derler. Önceki akşam Cine 5 stüdyolarında sıramı bekliyorum. Sevgili arkadaşım Ece Vahapoğlu canlı yayınını bitirecek, sonra birlikte stüdyoya girip Uzun Lafın Kısası programına bant çekeceğiz.
Kuliste sıramın gelmesini beklerken, göz ucuyla Ece ve konuğu iş kadını Leyla Alaton'u izliyorum.
Ece bir ara yurt dışı seyahatinde şahit olduğu 'otelde bellboy tacizi' olayını hatırlatıp "Bunu yazınca tepki aldım; kadın gazeteciler beni yalanladı. Kadınlar başlarına gelen tacizleri kolay kolay söyleyemiyor" dedi.
Leyla Alaton meğer bu soruyu beklermiş... Açıyor ağzını, yumuyor gözünü. Belli ki bu konuda pek dolu:
"Çok doğrudur... Konduramıyor çünkü kendine. Özellikle aile içinde psikolojik taciz var; karışıyor giydiğine... 'Sen göstermeyi seviyorsun zaten' diyor. Bu dövmek değil ama başka türlü bir dövmek. Yani sana 'o..spu' demek aslında açık açık. 'Sen göstermeyi seviyorsun... Zaten sen bacağını göstermesen rahat edemezsin.' O kadar çirkin şeyler ki bunlar... İnsanı yaralayan şeyler... Ama bu bizim toplumumuzda 'Ah çok kıskanıyor, çok seviyor' diye niteleniyor. Böyle bir şey yedirilmiş kadınlara...
'Çok seven karışır, çok seven kıskanır.' Hayır, yok böyle şey. Bu sadece bir bastırma ve kendine olan güvensizlik. O zaman sen gurur duy, o kadar güzel bir kadın seni seçtiği için. Seni seçmiş işte, daha ne istiyorsun?
Hastalıklı bir kıskançlık modası var ve bu, sevgi şemsiyesi altında yutturuluyor. Bu senin özeline resmen tecavüz. Sen böyle giyinen, iş hayatında başarılı bir kadını hazmedemeyeceksen; baştan onu seçmeyeceksin..."
Ece araya giriyor "Ama kadınlar da kendilerini seçtirmesin o zaman" diyor.
Alaton sanki 'tecrübelerini' konuşturur gibi: "Ama evlilik öncesi ve sonrası insanlar çok değişiyor..."
Leyla Alaton; hem nalına, hem mıhına çakıyor da çakıyor... (Leyla Alaton, 'sadakatsizlik ve dayakçılıkla' suçladığı eşi Mehmet Günyeli'den olaylı bir şekilde boşanmıştı.)
Reklam arasında ise babası İshak Alaton, kızı Leyla'yı arıyor.
"Aferin kızım, iyi konuştun" diyerek destek veriyor evladına...
"FATURAYI GÖNDERİN"
Malum, yayın sırasındaki hakaretlerden yapımcı ve yayıncı sorumlu tutuluyor ya, Leyla Alaton az önce sarf ettiği kelimenin farkında olarak program bittikten sonra ekibi rahatlatıyor: "Eğer RTÜK'ten bir ceza gelirse, lütfen faturayı bana gönderin..."
Dedim ya, bendeki gazeteci şansı...
Ece ile tatlı tatlı sohbet edeceğimi düşünürken, 'manşetin' göbeğine düşeceğimi nereden bilirdim? Manşet arayan dostların arada bir Uzun Lafın Kısası programına göz atmalarında fayda var. Dün de Mehmet Y. Yılmaz'ın, Ayşe Arman-Ömür Gedik kıyaslaması vardı ki, kavga çıkarır.
Program, Cine 5 ekranlarında salı ve çarşamba akşamları 20.40'ta yayınlanıyor. Kaçırmayın derim.