Hep söylüyorum; senaryo yazarlığı konusunda 'hayatın ta kendisinin' eline kimse su dökemez diye... Hemen her gün bunu kanıtlayan olaylarla karşılaşıyoruz.
Hindistan'da bir kadının yüzüne kocası kezzap atmış. Yüzü tanınmaz hale gelen kadın, estetik operasyonlara para bulamamış.
Peki ne yapmış?
Azmetmiş, 10 yıl boyunca gece-gündüz okumuş, kütüphanelerde sabahlamış ve ülkenin en önemli bilgi yarışmasına katılıp büyük ödülü kazanmış. Şimdi elde ettiği 30 bin pound ile hem yüzünü eski haline getirecek, hem de kendine yeni bir hayat kuracakmış.
Millionaire filmi de bir Hintli gencin bilgi yarışması sırasındaki inanılmaz hikayesini anlatıyordu. Her iki olay da dünyadaki en değerli şeyin 'bilgi' olduğunu kanıtlamıyor mu?
Peki ya bilgisizlik, dikkatsizlik, ihmal?
Merak etmeyin, hayat onu da kaleme aldı.
21.7 milyon liralık loto ikramiyesini kazanan talihli/ talihsiz, biletini pantolon cebinde unutmuş. Annesi de pantolonu makinede bir güzel yıkamış. Avukatının dediğine göre kupon 'lime lime' olmuş.
Nasreddin Hoca hikayesinin tam tersi. Önce eşeğini bulmuş, sonra kaybetmiş... Ben buna 'hayatın eşek şakası' derim!