Geçen hafta bu sütunlarda paralimpik olimpiyatlarında mücadele eden sporcularımıza medyanın ilgisizliğinden dem vurup "Adında 'para' geçmesine rağmen medyanın ilgi göstermediği tek olgu paralimpik olsa gerek. Paralimpik Milli Takım sporcularıyla ilk dizi röportajı yapacak gazeteyi, bayiinin önünde bekleyeceğim" diye yazmıştım.
Tam da bu yazının yayınlandığı pazar günü, Zaman gazetesinde Paralimpik Milli Takımımız'ın güllecisi Ayşegül Tahtakale ile yapılan röportajı okudum. Tam bir azim, varoluş ve ibret öyküsüydü.
CAMİ AVLUSUNDAN
Olimpiyatlarda göğsümüzü kabartan gülleci Ayşegül, soyadını İstanbul'un bir camisinden alıyordu.
Çünkü Tahtakale, onun avlusuna terk edildiği caminin adıydı... Polislerin avludan alarak Saray Çocuk Esirgeme Kurumu'na teslim ettiği 24 yaşındaki sporcumuz, Türkiye Özel Sporcular Federasyonu tarafından olimpiyatlara gönderilen ilk sporcu unvanını da taşıyor.
9-10 yaşındaki bir çocuğun algılamasına sahip olmasına rağmen kendisini yetiştiren hocalarının bir dediğini iki etmeyip, bir buçuk aylık bir çalışma sonrasında Londra vizesini almayı başaran Tahtakale, olimpiyatlardaki 8.41'lik derecesiyle herkesi şaşırtıp gururlandırmayı başardı. Ayşegül'ün Türkiye'ye dönüşte ağzından vasi annesi için dökülen ilk cümleler ise herkesi duygulandırmış: "Anneme hediye alacağım ve kutlama yapacağız."
MADALYALARI KATLADIK
Bu arada haberiniz olmayabilir. Londra Paralimpik Oyunları'nda tarihinin en kalabalık kafilesiyle mücadele eden Türkiye, madalyalarını 5'e katladı. 29 Ağustos'ta başlayan olimpiyatlara 2'si davetli 69 sporcuyla katılan Türkiye, 2 madalyayla ayrıldığı Atina 2004 ve Pekin 2008'e göre büyük bir çıkış yaptı ve madalya sayısını 10'a (1 altın, 5 gümüş, 4 bronz) yükseltti. Halterde Nazmiye Muslu altın aldı. Havalı tabancada Korhan Yamaç, halterde Çiğdem Dede, judoda Nazan Akın ve masa tenisinde Neslihan Kavas'ın yanı sıra Masa Tenisi Milli Takımımız gümüş kazandı. Judoda Duygu Çete, halterde Özlem Becerikli, okçulukta Doğan Hancı ve Golbol Milli Takımımız bronza uzandı.
Yukarıda adı geçen kahramanlar ve onları yetiştiren hocalarıyla ne kadar övünsek az.
Cami avlusundan olimpiyatlara uzanan Ayşegül'e gelince: Omzundaki yılların yükünü 8 metre 41 santim uzağa savurmayı başarmış. Az mı?
Kimbilir o kafilenin içinde daha ne kahramanlık öyküleri vardır...