İşi zor... Çünkü bu kez sadece İngilizler'e, İtalyanlar'a karşı değil, Öyle Bir Geçer Zaman ki'ye, Seksenler'e karşı da savaş verecek.
Ama Ustura'nın dönemsel bir avantajı var. Bu aralar hepimiz yedi düvele şamar indirecek bir kahramana ihtiyaç duyuyoruz. Kendimizi en az İstanbul'un işgal yıllarındaki kadar kuşatılmış hissediyoruz. İşte bu hissiyat, Ustura'nın peşine yeni seyirciler takabilir.
Oyunculuklara gelince: Performanslar fazla abartılı bulunabilir ama unutulmamalı ki, dizi, bir çizgi hikayenin ekran yansıması... Bu durum, kullanılan grafik animasyonlarla da seyirciye sık sık anımsatılıyor. Yine de başta Oktay Kaynarca olmak üzere herkes 'gereksiz taramalardan' kaçınmalı.
Bir de, Ustura'nın kulak tırmalayan her narası, parmağı kumanda aletinde bekleyen seyircinin başka kanala kaçmasına vesile oluyor, benden söylemesi...