Uzakdoğu yemekleri artık bizim ülkemizde de yaygınlaştı. Özellikle suşi restoranlarının sayısı mantar gibi çoğalıyor. Eh, bu durumda ele güne rezil olmamak için çubuk kullanarak yemek yemeyi öğrenmek de farz oldu.
Ama gelin görün ki, yıllardır evde annemin örgü şişleriyle antrenman yapmama rağmen o tahta çubukları hâlâ ustalıkla kullandığım söylenemez. Zaten sebzeli börek ve köpekbalığı yüzgeci çorbası dışında Çin, Japon ve Kore mutfağından da pek hazzetmem.
Yılardır Uzakdoğulular'ın çatal, kaşık dururken neden kendilerine eziyet edip çubuk kullandıklarını da merak etmişimdir.
Merakımı gideren isim, Şeflerin Düellosu yarışmasının pek havalı jüri üyesi Nalan Aksoy oldu.
Özellikle Tai mutfağının vazgeçilmezi noodle (bizim erişte benzeri bir şey) yemenin en pratik yöntemi; makarnaları çubuğa sarmak, sonra da kalan suyu tastan içmekmiş. Uzakdoğulular bunun için çubuk kullanırmış. Zamanla tüm yemeklerini çubukla yer olmuşlar.
Bir de bilinenin tersine, yemek çubukları Japonya'da keşfedilmemiş. Orta Asya'dan geldiği bile iddia ediliyormuş. İster misiniz, çubukla yemek yemenin mucidi de atalarımız olsun?
İŞİN PÜF NOKTALARI
Nalan Aksoy, yemek çubuğu kullanmanın püf noktalarını da açıkladı. Çubuklar mutlaka üstten tutulmalıymış. Ortadan ya da aşağı seviyeden kavramak büyük kabalıkmış. (İyi de ben ortasından tutmadığımda lokmaları yakalayamıyorum ki! Başlıyorum tabağın içinde çubuklarla bilardo oynamaya...)
Çubukları yemeğin üzerine saplayarak bırakmak ise ev sahibine hakaretmiş. Bu hareket sadece cenaze evlerinde yapılabilirmiş. Yemek bittiğinde ise çubukları, uçları sol tarafa bakacak şekilde tabağa çapraz olarak bırakmak gerekirmiş. Eh, çayı bile seremoni ile içen Uzakdoğulular'dan da ancak böylesi beklenirdi! Nalan Aksoy'un çubuk kullanma tekniklerini dinlerken aklıma hemen Recep İvedik filminin unutulmaz Çin restoranı sahnesi geldi. Hani bizimki, tanışacağı kızı beklerken onun çubuklarıyla kulağını karıştırıp sonra yeniden servis muhafazasının içine koyuyordu ya... İşte, ben o gün bugündür çubukla yemek yemiyorum...