Televizyonda bir yoğurt reklamı dönüyor. Konusunu da bir efsaneden alıyor.
1949 yılında yoğurtçu, bir kuyumcunun kızına aşık olmuş.
Kızın babası önce "Ben yoğurtçuya kız vermem" demiş. Bizim gençler yoğurt imalathanesinde hasret ve umutsuzlukla birbirlerine sarılmışlar.
Yoğurt, aşk ile mayalanmış ve altın sarısı bir kaymak bağlamış. Baba, yoğurttan tatmış ve kızını vermeye ikna olmuş.
Efsane böyle... Ama bence asıl efsane, bizim yoğurtçunun 1949 yılında henüz bilinmeyen plastik yoğurt kabını bulmuş olması. (!)
Bence kayınpeder, yoğurdun tadına değil, damadının endüstriyel zekasına ve parlak geleceğine tav olmuş!